Hatay ili Dörtyol ilçesi sınırları içerisinde TVF Rafineri ve Petrokimya Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından yapılması planlanan Doğu Akdeniz Petrokimya Tesisi Projesi ile ilgili olarak hazırlanan ÇED Raporu, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına sunuldu.
Proje ile ilgili olarak 26 Aralık 2022 tarihinde İnceleme Değerlendirme Komisyonu (İDK) toplantısı gerçekleştirilecek. İnceleme Değerlendirme Komisyonuna sunulan raporda şu bilgiler yer aldı; “Petrokimya sanayi, petrol rafineri ürünleri ve doğal gazdan başlayarak plastik, lastik ve elyaf hammaddeleri ve diğer organik ara mallar üreten, ambalaj, elektronik, otomotiv ve tarım gibi diğer sektöre girdi sağlayan lokomotif bir sektördür. Ülkemizin kalkınma hedefleri, birçok sektörde beklenen gelişmeler, hızlı nüfus artışı gibi faktörler göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye petrokimya sanayinin büyük bir gelişme potansiyeline sahip olduğu görülmektedir. Büyüyen küresel ekonomi, artan nüfus ve teknolojik gelişimin birleşimi petrokimya ürünleri için artan bir talep haline dönüşmektedir. Petrokimyasal ürünler yerine alternatif bulmakta yaşanan zorluk, talep büyümesinin temelini oluşturan bir diğer faktör olarak dikkat çekmektedir. Türkiye Petrokimya Sektörünün en önemli sorunu, hızla artan yurtiçi talebe karşın, yurtiçi üretim arzının yetersiz kalmasıdır. Bu ise bir yandan sektörün hem yurtiçindeki hem de dünyadaki rakipleri karşısında rekabet gücünü olumsuz yönde etkilerken, diğer taraftan da çok yüksek olan petrokimya sektörü katma değerinin yurtdışında kalmasına neden olmaktadır.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Sanayi Genel Müdürlüğü, Kimya Sektörü Raporu-2020’e göre; yurtiçi üretiminin mevcut ihtiyacı karşılayamaması, sanayiciyi dışa alıma yönlendiren en önemli faktördür. Kimya sektöründe dış alım yapılan ara mallara bakıldığında büyük bir bölümünü petrokimyasal ürünlerin oluşturduğu görülmektedir. Türkiye kimya sanayi 2023 yılında 50 milyar dolar ihracat hedeflemektedir. Ancak sektörde halen iç talep dış alım yoluyla karşılanmaktadır. Petrokimya sektöründe plastik hammaddelerde de iç talebin yaklaşık %10’u yurt içi üretimden karşılanmaktadır. Kauçuk sektörü ise hammadde bakımından %100 dışa bağımlıdır. Ülkemizde üretime dayalı büyümenin gerçekleşmesi ve dış ticaret dengesinin iyileştirilmesi için atılması gereken en önemli adımlardan birinin petrokimyasal yatırımların yapılmasının olduğu değerlendirilmektedir. Bu yatırımların yapılması, yurtiçi üretiminde arz güvenliğinin sağlanması, petrokimya sektöründe katma değer yaratılması ve petrokimya sektöründen beslenen sektörlerin ithal bağımlılığının azaltılması bakımından büyük önem arz etmektedir.
Petrokimya tesisi yapılmasının gerekçeleri olarak: Ülkemizin, Çin ve Hindistan’dan sonra en hızlı büyüyen cazip pazar durumunda olması, Petrokimya sektörünün; neredeyse ekonominin tüm sektörlerine girdi sağlayan stratejik bir sektör olması, Türkiye ekonomisi dış ticaret açığının %12’sini petrokimyasalların oluşturması, Katma değeri yüksek ürün üretme potansiyelinin olması, Hammadde sağladığı diğer sektörlerin de petrokimya sektörüne bağlı olarak gelişme potansiyelinin bulunması, İthal edilen petrokimyasal ürünlerle diğer ülkelere transfer edilen katma değerin yurt içinde kalmasının sağlanması ve Yatırım, Ar-Ge ve istihdamın desteklenmesi, hususları ifade edilebilir.
11. Kalkınma Planı (2019-2023) Kimya Sanayii Çalışma Grubu Raporu-2018’e göre: Ekonomimize ve diğer sektörlere önemli katkı veren petrokimya sektörünün öncelikli sorunu hammaddedeki yerli üretimin yetersiz oluşudur. Petrokimya sektörü gerek hammadde gerek teknoloji olarak büyük ölçüde dışa bağımlıdır. Sektörün gelişimi için yeni ve modern teknoloji ile sermaye yoğun üretime ve dolayısıyla büyük ölçekli yatırımlara ihtiyaç duyulmaktadır. Türkiye petrokimya piyasası, Çin ve Hindistan’dan sonra dünyanın en hızlı büyüyen pazarlarından biridir. Plastik endüstrisi, petrokimya sanayinin bir alt grubu olarak girdisini büyük oranda bu sektörden sağlamaktadır. Ancak ülkemizde plastik hammaddelerinde yerli üretim yetersizdir. Bu nedenle sektör hammadde açısından yaklaşık %90 oranında dışa bağımlıdır. Sektörün dışa bağımlılığı hem iç hem dış pazarda firmaların rekabet gücünü oldukça düşürmektedir. Türkiye, Çin’den sonra dünyada en çok Petrokimya ürünü ithal eden 2. ülke konumundadır. Bu yönüyle ülkemiz, petrokimyasal ürünlerde dünyada en yüksek oranda dışa bağımlı durumdadır. Petrokimya ürünlerinin tüketimindeki büyüme hızı ise GSYİH’daki büyüme hızının yaklaşık iki katı düzeyindedir.
11. Kalkınma Planında (2019-2023), Öncelikli Sektörler içinde sayılan Kimya Sektörü için; 359 nolu Amaç: “Kimya sektöründe katma değeri yüksek, çevre dostu ve rekabetçi ürünlerin üretilebildiği, sürdürülebilir, ileri teknoloji kullanan, koordineli yatırımların yapılması ve böylece ülkemizin ithalat bağımlılığının azaltılması, sektörün dünya üretim ve ihracatındaki payının artırılması temel amaçtır.” şeklinde verilmiştir. Bu hedef ve politikaların gerçekleştirilmesini teminen, 26/8/2016 tarih ve 29813 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6741 sayılı “Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketinin Kurulması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ’un, faaliyet konularına ilişkin 2. Maddesinin 3 (ç) bendinde yer alan: “Her türlü proje geliştirme, projeye dayalı kaynak yaratma, dış proje kredisi sağlama ve diğer yöntemlerle kaynak temini işlemleri..” hükmü uyarınca, bu projeyi üstlenmek üzere Türkiye Varlık Fonu bünyesinde “TVF Rafineri ve Petrokimya Sanayi ve Ticaret A.Ş.” kurulmuş ve çalışmalara başlanmıştır. Bu kapsamda petrokimya tesisi kurulum yerinin belirlenmesine yönelik olarak, alternatif sahalar üzerinde yürütülen inceleme-değerlendirme ve arazi çalışmaları neticesinde, birbirleri ile kıyaslanabilir formda mevcut teknik ve idari bilgiler derlenmiştir. Proje yer seçimi kapsamında doğal kaynakların ve yerli imkanların etkin kullanılarak gerek çevreye gerekse de proje bölgesinde yaşayanlara en az etki yaratacak şekilde koruma-kullanma dengesi gözetilerek proje alanı yer seçim çalışmaları yürütülmüştür. Kaynak/girdi temini, topografik yapı, tarım/hayvancılık alanları, mülkiyet durumu, inşaat verimliliği, lojistik ağ, genişleme alanları ve imar planları vb. birçok kriter göz önünde bulundurulduğunda Hatay ili, Dörtyol ilçesi, Yeniyurt ve Yeşilköy Mahalleleri mevkiinde bulunan ve geçmiş yıllarda Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) tarafından birçok çalışma yapılan alan ön plana çıkmıştır. Proje alanı seçilen bölgede Yeşilköy ve Yeniyurt Mahalleleri sınırları içerisinde bulunan taşınmazların teminine yönelik çalışmalar Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) tarafından başlatılmış olup, TPAO tarafından bu alan için 72833266-2293-250 Sayılı ve 16.09.2014 tarihli Bakan Olur’u ile Kamu Yararı Kararı alınmıştır. Yapılan ön fizibilite çalışması ve yer seçimi çalışmaları neticesinde “TVF Rafineri ve Petrokimya Sanayi ve Ticaret A.Ş.” tarafından Hatay ili, Dörtyol ilçesi, Yeniyurt ve Yeşilköy Mahalleleri mevkiinde 9.000.000 ton/yıl kapasiteli “Doğu Akdeniz Petrokimya Tesisi (Kıyı Yapıları, Derin Deniz Deşarjı ve Enerji Üretim Tesisi Dahil)” kurulması planlanmıştır.
Projenin yapılacağı alan 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı’nda “Sanayi ve Depolama Bölgesi” ve “Tarım Alanı” olarak belirtilen alanlar içerisinde kalmakta olup, Hatay Valiliği, İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından “Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nun” 13. ve 14. maddeleri gereğince Hatay İl Toprak Koruma Kurulunca değerlendirilmiş ve “Tarım Dışı Amaca Tahsis” kararı verilmiştir. Entegre bir tesis olarak planlanan proje kapsamında yıllık 4.000.000 – 4.400.000 ton nafta ve 1.250.000 – 1.375.000 ton LPG’yi işleyerek Lineer Alçak Yoğunluklu Polietilen (LAYPE), Yüksek Yoğunluklu Polietilen (YYPE), Mono Etilen Glikol (MEG), Polipropilen (PP), Para-ksilen, Bütadien, Benzen, Stiren, Emülsiyonla Polimerleştirilmiş Stiren – Bütadien Kauçuk (eSBR) ve Polibütadien Kauçuk (PBR) petrokimya ürünlerini üretmek için karada petrokimya kompleksi kurulacak, hammadde temini ve oluşan ürünlerin lojistiği için ise deniz kısmında 3.000 DWT ile 200.000 DWT ağırlığındaki gemilerin yanaşmasına olanak sağlayacak şekilde 3.710 m uzunluğunda iskele yapısı tesis edilecektir. Planlanan petrokimya tesisi ile 2.650.000 – 3.050.000 ton/yıl nafta ile 1.250.000 – 1.375.000 ton/yıl LPG SCU’da kullanılarak etilen, propilen ve bütadien ürünlerine çevrilecektir. 1.350.000 ton/yıl nafta ise Sürekli Katalitik Reforming Ünitesine (CCR) beslenerek, para-ksilen üretilecektir. Tesiste depolama ve transfer prosesi uygulanacak olup, faaliyet kapsamında 136 adet depolama tankı yer alacaktır. Depolanan nafta ve LPG’nin işlenmesi sonucunda sıvı ve katı ürünler elde edilecektir. Üretilen sıvı ürünler kara tankerleri ve tanker gemilerine transfer edilerek ürünlerin satışı yapılacaktır. Üretilen katı ürünler silobas, liner/konteyner, bigbag, torba vb. paketleme ve yükleme yöntemleri ile karayolu, demiryolu ve denizyolu aracılığıyla nihai kullanıcıya ulaştırılacaktır. 9.000.000 ton/yıl kapasiteli olarak planlanan petrokimya tesisinde üretim sürekli olup, günde 24 saat yılda 350 gün işletme faaliyeti yürütülecektir.
Projenin arazi hazırlık ve inşaat aşamasında yaklaşık 10.000 kişinin (inşaat işlerinin yoğun olduğu dönemde maksimum 15.000 kişinin), işletme aşamasında ise 2.000 kişinin çalışması öngörülmektedir. Planlanan projenin inşaat süresinin ön mühendislik dahil 78 ay, işletme süresinin ise 49 yıl olması planlanmaktadır.
Arazi hazırlık ve inşaat aşamasında çalışmalarda görev alacak personelin konaklama ve sosyal ihtiyaçlarının (yemek, sağlık hizmetleri vb.) karşılanabilmesi için bölgede kamp sahaları kurulacaktır. Yemek, güvenlik, servis vb. hizmetler için ayrıca dışardan hizmet alımı söz konusu olacaktır. Bu kapsamda biri proje sahasının içerisinde (Kamp Alanı-1), diğeri proje sahasının kuş uçuşu yaklaşık 9,2 km kuzey batısında (Kamp Alanı-2) ve bir diğeri ise proje sahasının kuş uçuşu yaklaşık 6,2 km kuzey doğusunda (Kamp Alanı-3) olmak üzere 3 (üç) alternatif alan belirlenmiş olup, ÇED süreci sonrasında inşaat faaliyetlerine başlanması ile birlikte oluşabilecek ihtiyaçlar doğrultusunda bu alanlardan birinin veya her üçünün de kullanılması planlanmaktadır.
Projenin arazi hazırlık ve inşaat aşamalarında kullanılacak olan yardımcı tesislerden Kamp Alanı-2 Erzin ilçesi ve Kamp Alanı-3 Erzin ilçesi sınırlarında yer almaktadır. Ayrıca kara kısmında inşaat çalışmalarına başlanmadan önce sıyrılacak olan bitkisel toprak Proje sahasına yaklaşık kuş uçuşu 7,9 km, karayolu ile 18,5 km mesafede, Hatay ili, Erzin ilçesi, Yukarıburnaz mevkide 585 ada, 1 parselde yer alan mera alanının ıslahında kullanılacaktır.
Proje kapsamında hazırlanan ÇED Başvuru Dosyası 29.07.2022 tarih ve 31907 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği yürürlük tarihinden önce Bakanlık’a sunulmuş olup, yürürlükteki ÇED Yönetmeliği Geçici Madde 1- “(1) Bu Yönetmeliğin yürürlük tarihinden önce, ÇED başvuru dosyası/proje tanıtım dosyası il müdürlüğüne ya da Bakanlığa sunulmuş projelere, bu Yönetmeliğin lehte olan hükümleri ve/veya başvuru tarihinde yürürlükte olan Yönetmelik hükümleri uygulanır.” doğrultusunda Projenin ÇED Yönetmeliği kapsamındaki yeri 25.11.2014 tarihli ve 29186 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği Ek-1 ve Ek-2 listelerine göre hazırlanmıştır.
Bu doğrultuda proje konusu faaliyet 25.11.2014 tarih ve 29186 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği”, “Ek-1 listesi Madde 6“Fonksiyonel olarak birbirine bağlı çeşitli birimleri kullanarak endüstriyel ölçekte üretim yapan kimya tesisleri” kapsamında (a) bendi “Organik kimyasalların üretimi”, Madde 9 “Suyolları, limanlar ve tersaneler” kapsamında (b) bendi “1.350 DWT ve üzeri ağırlıktaki deniz araçlarının yanaşabileceği ticari amaçlı liman, iskele, rıhtım ve dolfenler”, Madde 16 “Kapasitesi 150.000 eşdeğer kişi ve/veya 30.000 m3/gün üzeri olan atık su arıtma tesisleri” ve Madde 31 “Kapasitesi 50.000 m3 ve üzeri olan petrol, doğalgaz, petrokimya ve kimyasal maddelerin depolandığı tesisler” proje listeleri içerisinde yer almakta olup, ayrıca proje kapsamında denizel ortamda planlanan dip taraması ve derin deniz deşarjı faaliyetlerinin; ÇED Yönetmeliği’nin Ek-2 listesi Madde 31 “Altyapı tesisleri” (m) bendi “50.000 m3 ve üzeri malzeme çıkarılması planlanan dip taraması projeleri”ve (ö) bendi “Derin deniz deşarjı projeleri”kapsamında yer alması nedeniyle ÇED Raporu hazırlanmıştır.
Hazırlanan ÇED Raporunda planlanan projeden kaynaklı hem karasal hem de sucul (deniz ve tatlı sular) ortamda çevreye olabilecek olumlu ya da olumsuz etkilerin belirlenmesinin yanı sıra, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemler, seçilen yer ile teknoloji alternatifleri, göz önünde bulundurularak değerlendirmeler yapılmış ve projenin uygulamasının izlenmesi ve kontrolünde sürdürülecek çalışmalar detaylı olarak ele alınmıştır.
Çevresel Etki Değerlendirme süreci kapsamında projeye ait bilgiler ile gerçekleştirilecek olan Projenintanımı, amacı ve özellikleri ile başlayıp (Bölüm I), söz konusu Projenin yeri ve etki alanının mevcut çevresel özelliklerinin belirtildiği bu raporda (Bölüm 2.), takip eden iki bölümde (Bölüm III ve IV) Projenin inşaat öncesi (arazi hazırlık), inşaat ve işletme aşamasındaki çevresel etkileri ve alınacak önlemler ile kümülatif çevresel etki değerlendirmelere yer verilerek amaçlanan çevre koruma hedeflerine değinilmiş ve yapılması gerekli uygulamalar anlatılmıştır. Çevresel ve sosyal eylem planlarını içeren kısım (Bölüm V)ile devam eden raporda, son bölüm (Bölüm VI) halkın bilgilendirilmesi ve sürece katılımına yönelik kısımları kapsamaktadır.
Projenin ÇED sürecinde; Sosyal hassasiyetler, Çevresel hassasiyetler ve Ekolojik hassasiyetler detaylı incelenmiş ve değerlendirilmiştir” denildi.