ŞU EĞİTİM VAR YA..


AK Parti iktidarında, milli eğitimde 15 yılda 6 bakan değişiyor..
Her sene müfredata dokunuyorlar..
Okullardaki sınavlar yetmezmiş gibi, bir de TEOG’u dayatıyorlar..
Öğrencinin puanı yetmiyor diye, başka bir ilçede eğitim sunuyorlar..
Özel okullar ışığında, paralı eğitimle okuyan öğrencinin rahatlığına ne diyeceğiz?
Fatih projesi vardı, ilçelere ulaşmadı.
Sınıflardaki yoğunluk düşmedi.
Bilimsel ve çağdaş eğitim ara ki, bulasın..
Çocuklarımız şimdiden bıkkın bir haldeler..
Her dersten en az üç yazılı, binlerce test sorusu çözecekler..
Sonuçta bir de LYS’ye girecekler..
Bugün öğreniyorum ki, üniversitelerde 350 bin kontenjan açıkta duruyor..
Hiçbir öğrenci seçmeyi uygun görmemiş..
Biliyorlar ki, o bölümlerde okusalar bile, açıkta kalacaklar..
Oysa çocuklarımızı hangi branşta başarılıysa, o yöne doğru kazandırmak için neyi bekliyoruz?
Ailem, Almanya’dan Türkiye’ye kesin dönüş yaptığında; yıl 1984’tü..
O vakit 12 yaşındaydım. Ve Alman devlet okulunda yüzme havuzu vardı.
Yüzmeyi de havuzda öğrendim..
Kapalı spor salonu dışında, çimden yemyeşil bir futbol sahası vardı..
Sınıflar 20 kişilik ve laboratuvar dersi alıyordum..
Ta 84’lerde, öğrenciler beceri durumlarına göre sınıflara alınırdı..
Ortaokul, lise branşlara göre ayrılırdı..
Şurada 3 ay sonra 2018’e giriyoruz. Halen müfredatı, sistemi neye göre belirleyeceğimizi anlatamıyoruz.. Çocuklarımız ikilem içinde!
Özel okullarda her şey var ama çocuklar rahatlıktan olsa gerek, çalışma ruhunu yitiriyor.
Devlet okulları ise ödenek yokluğuyla mücadele ediyor..
Laboratuvarlarda, deney aşamalarında gerideyiz..
Bu şekilde sisteme uygulanan eğitim başarılı olur mu?
O yüzden diyorum ki;
Çalışan ve üreten bir gençlik için, yönümüzü her şekilde eğitime çevirmeliyiz..
Siyasetten arındırılmış, benliğini mesleğe adayan, araştıran, Avrupa standartlarını bilen bir öğretmen kadrosu istiyoruz..
Ödenek, kaynak sıkıntısı yaşamayan, çağdaş ve kaliteli bir donanımla, okullarımızı bütünleştirmeliyiz..
Geleneklerine bağlı, terbiyeli, memleket sevdalısı gençlere sahip çıkmalıyız.
Daha güçlü bir Türkiye için ‘eğitimi’ iliklerimize kadar hissetmeliyiz!
Milli Eğitim Bakanlığı, bu uygulamayı yeniden şekillendirmeye hazır mı?

İSTE’DEKİ YAYA GEÇİDİNE BİR GÖZATIN
İskenderun Teknik Üniversitesi’nde eğitim başladı. Kampüsün bulunduğu alan şantiyeye dönüşmüş durumda. Ancak, öğrenciler buraya gelirken veya yurtlarına giderken trafik yoğunluğuyla boğuşuyor. Oradaki battı çıktıda yayalara yönelik bir geçit var, ama karşıdan karşıya geçmek mümkün değil! Çünkü araç sürücüleri yayaya yol vermiyor.
Öyle olunca, karşıdan karşıya geçmek, zulme dönüşüyor.
Oraya ‘bir üstgeçit yapılır mı, trafik lambası konulur mu?’ diye düşünen yok mu?
Öğrencilerin giriş ve çıkışı esnasında yaşadığı kabusu dert edecek bir kurum yok mu?
İskenderun Meslek Yüksekokulu’nun bulunduğu, ta Cırtıman kavşağında üstgeçit yapılacaktı, Karayolları halen oralı değil.
İSTE girişiyle de büyükşehir belediyesi ilgilenmeyecekse, bu gençlerin durumu ne olacak?
Allah’a emanet edip, olası kaza sonuçlarını gözardı mı edeceğiz?
Bir gözatın, bir ilgileniverin Allah aşkına..
Bu gençlerimiz bize emanet!
Can güvenlikleri için kafa yormayacak mıyız?

BUNUN SONU YOK MU?
Eski karayolları arazisinde palmiye ağaçlarını yakan, kendini bilmez, aşağılık, insanlıktan nasibini almamış kişiler var.. Dalga geçercesine, her gün bir ağaç yakıyorlar.
Üç gün üst üste Palmiyeleri yakınca, endişemizi bildirdik.
Sağolsun, Belen Kaymakamı Abdulaziz Aydın, İskenderun Kaymakamlığı’na vekalet ederken, gerekli tedbirler açısından ilgili kurumları uyardı.
Ama yetmedi..
Hemen ertesi gün, o ahlaksızlar bir ağaç daha yakıverdi..
Sanki inadına, ‘sıkıysa gelin yakalayın’ der gibi, bu sorumsuzluklarıyla alay ediyor gibiler..
Bunun sonu yok mu, merak ediyorum.
Sayın Emniyet Müdürüme seslenmek istiyorum;
Biliyorum ki bu konuda bir çalışmanız vardır. Ki, okullarda açıldı, ‘güvenlik’ açısından yoğunluk yaşıyorsunuzdur. Çabanızı da takdir ediyorum!
Ama görünen o ki o aşağılık herif boş durmuyor, durmayacak da.
Gerekirse geçici bir süreliğine orada sivil polisler görev yapsa da, şu ayarsız herifi sepetleseniz diyorum.. Bugün ağaca kıyan, yarın kim bilir insanlara, çocuklarımıza neler yapmaz! Gündemden düşürelim bu meseleyi, olur mu?

ÇOK KATLI OTOPARK ÜCRETSİZ OLSUN!
İskenderun Raif Paşa Caddesi üzerinde bulunan Balıkçı Pazarı’nın açılışı yapıldı.
Hayırlı uğurlu olsun.
Biliyorsunuz ki, üzerinde çok katlı otopark vardı.
Hazır durumda olmasına rağmen, araç parkı açısından kullanımda değildi.
Belediye Başkanı Seyfi Dingil’le görüştüğümde, şehirdeki iki sıralı parkları örnek verip, kullanıma açılması gerektiğini hatırlattım.
Seyfi Başkan da, “Birkaç güne kadar otopark kullanıma açılacak, hatta 3-4 ay ücretsiz parklar olacak” dedi. Bildiğim kadarıyla, otoparkların kullanımı Büyükşehir’e ait.
Sanırım ya devrini uzatacaklar ya da bilmediğimiz başka bir konu var.
Ama Büyükşehir’de olsa bile, lütfen şu battı çıktı meselesi bitene kadar, her iki çok katlı otoparkı ücretsiz kullanıma açalım.
Trafik yoğunluğunu atlatana dek bir geçiş süreci olabilir mi?
Her şey para değil nihayetinde..

NİHAYET..
İçmesuyu arıtma tesisi biteli yıllar oldu, ama bir iki ufak sorun yüzünden HATSU devralmıyordu. AK Parti Hatay Milletvekili Orhan Karasayar dün balıkçı pazarının açılışında duyurdu;
“İçmesuyu arıtma tesisi ile ilgili tüm sorunlar giderildi. HATSU ile sözleşme yapıldı, devraldılar.. Bundan sonra iş HATSU’ya düşüyor. Evlere memba suyu tadında suyu kavuşturmak için bir engel kalmadı.”
6 aydır, Aslantaş Barajı’ndan gelen su, denize akıyordu.
Bugün itibariyle bu su, arıtılarak evlere ulaşması gerekiyor.
Ortada sorun diye bir şey kalmadığına göre;
HATSU bu konuda ‘müjdeyi’ ne zaman verecek?
Çeşmeden temiz su içebilecek miyiz?