‘TÜRK EKONOMİSİ HUZURLA ÇALIŞIYORSA, BUNU ŞEHİT VE GAZİLERİMİZE BORÇLUYUZ’


Tosyalı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı, TRT Haber’de yayınlanan, Elif Saygılıer’in sunup yönettiği “Ekonomi 7/24’ adlı programın canlı yayın konuğu oldu. Fuat Tosyalı, “Türk ekonomisi bugün huzurla çalışıyorsa, bunu şehit ve gazilerimize borçluyuz” dedi.“Turkiye 15 Temmuz ile silkelendi, bugün daha güçlü konumda” diyen Tosyalı, OHAL’in, Türkiye’de yatırım yapanları olumsuz etkilemediğini, aksine güvence sağladığını aktardı.

‘TEK VÜCUT OLDUĞUMUZU KANITLADIK’
Tosyalı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı, 15 Temmuz’un yıldönümünde anlam dolu bir ifade kullanarak, “Demokrasimize karşı yapılan bu saldırıda kararlı bir duruş sergileyerek, şer odaklarına karşı nasıl kenetlendiğimizi ve tek vücut olduğumuzu tüm Dünya’ya da bir kez daha kanıtladık. Hükümetimizin her zaman yanındayız ve milletimizin iradesinden başka bir irade tanımıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin rejimine ve bağımsız bütünlüğüne karşı olan bu saldırıyı bir kez daha lanetliyorum! Yüce Türk Milleti’nin refah seviyesini yükseltmek ve ekonomiye olan canlılığı artırmak için Tosyalı Holding olarak elimizden gelenin fazlasını yapmaya devam edeceğiz. Vatanımıza, bayrağımıza ve toprağımıza sahip çıkan başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a ve Türk Milleti’ne şükranlarımı sunarım. Demokrasimize ve geleceğimize hiç çekinmeden sahip çıkan ve bu uğurda şehit olan vatan evlatlarını rahmetle anıyor; milletimizin 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü’nü kutluyorum” dedi.

‘TÜRKİYE BUGÜN DAHA GÜÇLÜ’
Elif Saygılıer’in ‘Kendi üzerinizde işleriniz nasıl gitti?’ sorusuna yanıt veren Tosyalı, “Bir yandan sanayicilik şapkamız var, bir yandan da birçok kuruluşta görevim var. 15 Temmuz üzerinde baktığımız zaman herşeyden önce şehitlerimizi rahmetle anıyorum, gazilerimize de şifalar diliyorum. Çünkü minnetle, şükranla anmak zorundayız. Bugünleri eğer sağlıkla ve hakikaten huzurla konuşabiliyorsak; şehitlerimizin, gazilerimizin bu işte canları pahasına mücadelelerine borçluyuz. Tabii o günden bu yana ne yaptık? Zaten yatırımcı bir şirketiz. Yatırımlarımız devam ediyor ama bir yandan da hakikaten 15 Temmuz öncesi ve sonrası Türkiye’yi birçok platformda anlatma mücadelesindeydik. Tabii her alanda mücadele etmek gerekiyordu. Nitekim bunu da başardık diye düşünüyorum. Çünkü bugüne baktığımızda son bir yıla göre Türkiye hakikaten birçok alanda çok daha güçlü. Belki de 15 Temmuz bize bir silkelenme fırsatı verdi. Kendi kendimizi çek etme fırsatı da verdi diye düşünüyorum. Bizim daha fazla da çalışmamız gerektiğini de gördük. Bu şekilde de devam ediyor” dedi.

‘OHAL, YATIRIMCIYI ETKİLEMEDİ’
Fuat Tosyalı, “Yurtdışında da yatırımlarınız var. Yabancı yatırımcılara OHAL’i anlatmakta sıkıntı çekiyor musunuz?” sorusuna verdiği yanıtta, “Bir ülkeye yatırım yapmak için biz mesela birçok coğrafyada iş imkanına bakıyoruz. Doğrusunu söylemek gerekirse OHAL var mı, yok mu diye bakmıyorum. Siz eğer hakikaten yatırımcıysanız ve yatırım ortamına bakıyorsanız, o ülkedeki OHAL uygulaması aslında size bir güvencedir. Eğer OHAL yatırımlara engel olsaydı, Ben Türkiye’de Japonların ikinci en büyük yatırımcı ortağıyım. İkinci en büyük yatırım yeni rehabilize ettik ve şu an üretimde. Onu bırakın OHAL’den önce Amerikalı çok büyük bir şirketle yatırım görüşmelerini yapıyorduk. Geçtiğimiz ay OHAL madem engeldi.. Ki öyle birşey yok, imzalarımızı attık, çalışmalara başladık. Demem o ki, OHAL’i biz sanayici olarak, bir vatandaş olarak hissetmedik. OHAL devletin kendine koyduğu bir sistem. Yani OHAL’de devlet kendi kendini sorguluyor, yargılıyor, araştırıyor, gerekli önlemleri alıyor. OHAL sanayiciye karşı, vatandaşa karşı, yatırımcıya karşı konulmuş bu uygulama değil. Bunu hiçbir zaman hissetmedik” diye konuştu.

‘ÇELİK KALINLIĞINI 10 MİKRONA KADAR İNCELTİYORUZ’
Fuat Tosyalı, “Demirçelik sektöründe yüksek teknolojide nerdeyiz?” sorusuna verdiği yanıtta ise, “demirçelik sektörü birçok segmenti içinde barındırıyor. Bir yandan az gelişmiş ülkelerdeki çelik ihtiyacı inşaat demiri ağırlıklı olur. Ülkeler geliştikçe ondan sonra artık teknoloji, yoğun çelik ihtiyacı başlar. Biraz gelişir, yassı çelik tüketimi artar. Biraz daha gelişir. Bu sefer çok daha teknoloji katılmış önce ürünlere giren, katma değerli ürünlere giren çelik ihtiyacı artar. Artık bizim bu yatırımımız Türkiye’nin gelişmekte olan ülkelerin en önünde gittiğinin göstergesi. Bu yaptığımız yatırımla 10 mikron kalınlığa kadar çeliği inceltiyoruz. 10 mikron yani buruşturup alabileceğiniz çelik kalitelerine geldik. Bu da nerede? Deodorant tüplerinden tutun da, gıda ambalaj çeliklerine kadar Türkiye’de bir ihtiyaci yoğun olan ve tamamen ithal edilen ürünleri Türkiye’de üretiyoruz. Bu sadece Türkiye’de üretmek değil ,dünyada gelişmiş birçok ülkeye de satma imkanımız var. Ürettiğimiz çeliği Dünya’da üretebilen 3 şirketten birisiyiz şu an” görüşlerine yer verdi.

‘TÜRKİYE’NİN YURTDIŞINDAKİ EN BÜYÜK YATIRIMI’
Tosyalı Holding’in Cezayir yatırımına da değinen Fuat Tosyalı, “Biz malumunuz Cezayir’de aslında Türkiye’nin yurtdışındaki en büyük yatırımını yapıyoruz. Oraya yatırımlarımız aralıksız devam ediyor. Bir yandan çok başarılı bir şekilde üretimlerimiz, halı hazırdaki işletmelerimiz çok büyük başarıyla üretim yapıyor. Ve devam eden yatırımlarımız var. Tabi Afrika’nın sahra altı dediğimiz hem doğu tarafında hem batı tarafinda yine iki ayrı lokasyonda, şu an strateji geliştirme ekiplerimiz orada yoğun çalışmalarını sürdürüyorlar. İnşallah önümüzdeki dönemde Afrika üzerinde yeni yatırım kararlarımızı da açıklamış olacağız” dedi.

‘YATIRIMCIYI KORUMANIZ ÖNEMLİ’
ABD’nin dampingli ürünlere karşı gösterdiği tutuma da değinen Fuat Tosyalı, “Ben aslında Türkiye’ye bunun örnek olmasını istiyorum. Gerçekten Amerika gibi ülke çelik ithalatını ulusal güvenliğine tehdit olarak görüyorsa, bunu neden biz görmüyoruz? Türkiye çelik üretim kapasitesi açısından Dünya’da çok önemli bir yerde. 53 milyon ton üretim kapasitemiz var ve biz bugüne kadar bunun en fazla 33 milyon tonunu kullanabildik. O zaman Türkiye’nin de şapkasını öne eğip ‘biz hakikaten çelik sanayicimizi korumalı mıyız?’ demesi gerekiyor. Bizim rakibimiz Amerika değil, Amerika bizim pazarımız. Tabii ki iyi örnekler almamız lazım. Buradan kastım, Türkiye’ye bir yandan hem yabancı yatırımcıları, yatırımları teşvik ediyoruz, destekliyoruz. Ama bir yandan da yatırımları, yatırımcıları korumamız lazım. Amerika’nın yaptığı bu! ‘Ülkeme yatırımı yapın ve ben sizi koruyacağım. Dünya’nın her yanından gelen ürünlere sizi ezdirmeyeceğim’ diyor. Bizim de aslında iyi yönlerini örnek almamız lazım. Amerika’nın tabii ki uygulaması şu an için bize bir dezavantaj. Teşvik vermekten öte, teşvik vererek yatırım yaptırdığınız yatırımcıyı korumanız onemli. Devlet destekli dampingli ürünlere yönelik, karşı taraf ne kadar engel koyarsa koysun o engeli aşacak yöntemler bulacaklar. O yöntemler sarsar bizi aslında, çünkü ülkelerindeki üreticiyi teşvik etmek adına, korumak adına işte hemen üstümüze Ukrayna, Rusya, Çin bizim için en önemli tehditler sıralanıyor. Oralarda örtülü devlet destekleri var üretimleri üzerinde.. Bu bize çok ciddi bir haksız rekabet oluşturuyor. Yani bizim enerji maliyetlerimiz ortada, işçi maliyetlerimiz ortada, biz bütün bunlara rağmen, Türkiye’nin ihtiyacının çok üstünde üretim yapıyoruz ve piyasayı besliyoruz. Tabi bunun bir karşılığı olur. Neticede üretimimizin fazlasını Amerika’dan tutun yakın coğrafyamıza ihraç da ediyoruz. Örnek almamız nokta Amerika ülkesindeki çelik sanayisini gördüğünüz gibi nasıl koruyor..” görüşlerine yer verdi.