Artık Milli Mesele! – Yılmaz Akpınar Yazdı

İskenderun sahili malumunuz!
Daha geçen yazdım;
Gel git olayı nedeniyle sabah ve akşam saatlerinde suların anıt alanına doğru sürüklendiğini yazmıştım.
Üzerine lodos da esince, deniz suyu ta Şemsettin Mursaloğlu Lisesi’ne doğru akıp gitti.
Bu ilk değil son da olmayacak..
Sahil bandı neredeyse 1 metre çöktü..
Hatırlarsanız;
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa (İÜC) Jeoloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Öztürk, depremden sonra İskenderun’a gelmiş..
İskenderun’da deniz sularının cadde ve sokaklara dolmasıyla ilgili konuşarak, deniz suyu seviyesinin yükselip alçalmasının atmosfer basıncına bağlı olduğunu belirtmişti.
Yani;
Atmosfer basıncı yükseldiğinde deniz su seviyesi düşebiliyor, atmosfer basıncı düştüğünde ise su seviyesi yükselebiliyor.
1999 yılındaki Gölcük depreminde de benzer bir durum yaşanmıştı..
Görüyorum ki; herkes sahilin ‘venedik’ halini görüntüleyip, paylaşıyor.
Kaderimize razı olmuş gibi davranıyoruz!
Bir Allah’ın kulu çıkıp da burada alınması gereken ‘tedbir’ şudur, diyemiyor.
Tamam;
Zemin oturdu, bölge çöktü, su geldi..
Peki sonuç hakkında neden kimse konuşmuyor?
Bilim insanları, akademisyenler (Özellikle İSTE), hükümet kanadı, yerel yöneticiler, ilgili kurumlar, teknik konu hakkında bilgi sahibi olanlar..
Bir ses verin Allah aşkına..
Bu iş, belediyelerin tek başına yapabileceği bir iş değil..
Neyi bekliyoruz?
Tamam bir yandan yıkımlar sürüyor..
Diğer yandan deprem konutları yükseliyor..
Ama aynı anda, bu büyük sorunu mesele edecek bir iradeye de ihtiyaç var..
Nihayetinde mesele ‘Milli’ meseleye dönüşmüştür.
Artık taş ocaklarındaki malzemeyi buraya mı yığarsınız..
Sahil bandını beton perdeler mi döşersiniz..
Birkaç metre yükseklikte dolgu alanı döşeyip, Atatürk anıt alanı ve çevresini yeniden mi inşaa ederiz..
Balıkçı barınağından başlayıp, sahile 200 metre aralıklarla T iskeleler mi yaparız, bilmiyorum..
Ankara, bilim insanlarının ortaya koyacağı veriler ışığında bu konuda çok acil bir eylem planı hazırlayıp, hayata geçirmeli..
Çünkü, deniz suyu sadece etraftaki yerleşim alanına zarar vermiyor..
Tuzlu suyun şehir kanalizasyon hattına karışacak olmasından ötürü su pompalayan motorlar her geçen gün korozyona uğruyor..
Allah muhafaza;
Bu durum sahil bandındaki suyu kalıcı kılabilir, burası Venedik gibi bir şey olabilir.
Kaybedecek bir dakikamız bile yok!
Herkes elini taşın altına koysun!