HAYATINIZ PARA!

Adres veriyorum;
Karaağaç Konarlı Mahallesi 104 sokak Eylül Apartmanı..
Ve civarda bulunan çok sayıda apartmanda durum aynı..
Kuyu suyu kullanıyorlar!
O su, kumlu akıyor..
Çamaşır makinası arızalanıyor, bulaşık makinası bozuluyor.. Yıkanamıyorsunuz!
Anlayacağınız, bahçe sulama suyunu mecburiyetten evde kullanıyorlar..
Konarlı sakinleri istiyor ki, Hatay Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı HATSU, su şebekesinden apartmanlara kadar boruları döşesin..
Vatandaşın en doğal hakkı bu..
Ama gelin görün ki HATSU, su şebekesinden apartmana kadar döşenecek borular için para istiyor.
Maliyeti de yaklaşık 30-35 bin lirayı buluyor.. Oh ne güzel!
Evin kapısına kadar şebekeden borularla su taşımak HATSU’nun temel görevlerinden biri değil mi?
Neden bu para yükünü vatandaşın omuzlarına yüklüyorsunuz?
Bu nasıl bir saçmalıktır?
Bu nasıl vurdumduymazlıktır?
Bu nasıl para düşkünlüğüdür?
Şebekeye ulaşmak para..
Boru döşemek para..
Eve bağlamak para..
Bitmedi, daha ilk kullanımda fatura geliyor önünüze, yine para..
Oysa, aynı yerde tüm apartmanlara doğalgaz boruları döşendi, kimse sokaklar arasında döşenen borulardan ötürü para almıyor..
HATSU’nun kullandığı plastik borular, doğalgaz borusundan daha mı pahalı?
Yarın çıkar, kanalizasyona veya asfalta para da isterseniz şaşırmam!
HATSU, her hizmetten para talep edecekse, yandık!
Gücümüz mü yeter?!
O bölgede hangi apartman sakinleriyle konuştuysam, mağdur!
200 metre boru döşeyecek gücünüz yoksa, bırakın bu işleri!
Şu HATSU’dan hiç mi güzel bir haber duymayacağız?

BELDELERDE SUYU KESMEK İNSAFSIZLIKTIR!
Şu aralar sıkça kulağımıza geliyor;
HATSU, beldelerde su borcu bulunan abonelerin suyunu kesiyormuş..
Bekbele, Denizciler’de çok sayıda vatandaşın evine dayanmışlar!
Oysa devlet, pandemide suların kesilmeyeceğini söyledi.
Ama HATSU uymuyor..
Uymamakta direniyor!
Şu ortamda ne yapsın vatandaş?
Zaten faturaların ardı arkası kesilmiyor. Adam işten çıkarıldıysa ya da iş bulamıyorsa, ölsün mü?
Temizlik diye direttiğimiz bir ortamda, insanların en önemli temel ihtiyacını kesmek ne demek?
Vicdansızlık bu!
Milletvekilleri nerede?
Bir dur diyen yok mu?
Daha ne kadar, HBB’nin gölgesinde kalacaksınız?
Bir sıyrılın artık!
Bir ses yükseltin de, varlığınızı hissedelim!

İNANALIM MI?
Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş, dün bir programda “Çeşmeden akan suyu rahatlıkla, tereddüt etmeden içebilirsiniz” demiş.
Ayrıca, “Belediyemizde her müdür ve idarecimizin telefonu 24 saat açık olacak. Bunu yapmayan müdür ve idarecileri görevden almakta tereddüt etmem” diye eklemiş..
Sorum çok;
– Altı buçuk yıldır HBB Başkanlığı yapan Lütfü Savaş’ın su meselesinde söylediklerine inanmamız için neden bugünü bekledi? Suyun mucizevi yönünü yeni mi keşfetti?
– Madem çeşmeden akan su temiz ve içilebilir, neden memleketin neredeyse tamamı arıtma kullanıyor?
– Ne diye damacana sularına para ödüyoruz?
– Ve en önemlisi altı buçuk yıl sonra su hakkında net konuşan bir belediye başkanı ne diye bugüne kadar suyun tahlil raporunu açıklamaz?
– Her şeyi geçtim, madem suyun bu kadar temiz olduğuna inanıyorsunuz? O halde bu açıklamayı yaptığınız yerde, neden çeşmeye ağzınızı götürüp kana kana su içmediniz?
Elinizde bile pet şişe vardı, iyi mi?
Gelelim telefon meselesine;
Telefonlara en çok bakmayan isimdir Lütfü Başkan!
Kaldı ki tanımadığı telefon numaralarına dönüş de yapmaz.
O halde bu kusura karşı ‘görevden alma’ yetkisini kim kullanacak?

İSTE’Yİ TANITALIM!
Bu yıl üniversite tercih süreci çok çetin geçiyor..
Özel ve vakıf üniversiteleri harıl harıl reklam yapıyor..
Özellikle de Kıbrıs!
Eğitim sektörü, ticarete dönüşmüş!
TV, radyo ve gazeteler reklamlardan geçilmiyor.
Üstelik dünya kadar para dönüyor..
Yurtlar, 1+1’ler, hep para..
Sonuçta, mezun olacak öğrencinin iş garantisi de yok!Devlet üniversitelerine gelince;
Başka iller, tüm organları ile (Valisi, belediye başkanları, odaları, iş adamları) bir bütün olmuş, şehre (Üniversite ayrımı ve reklamı yapmaksızın) üniversite öğrencisi çekmeye çalışıyorlar!
Çünkü bu durum, şehrin ekonomisine de katkı sağlıyor!
Ancak, Hatay’da ve İskenderun’da bu yük sadece İSTE’nin üzerine yükleniyor. İSTE dışında; öğrenciyi buraya çekecek, üniversitenin cazibesini anlatacak, tanıtımı sağlayacak bir bütünlük, bir dayanışma göremiyoruz!
Demem o ki;
Çok adaletli bir rekabet değil bu…
İSTE tercih sürecinde yalnız kalmamalı!
İSTE’nin sayısız fırsatlarını anlatmak, hepimizin görevi..
Başka üniversitemiz yok!