Koronavirüs nedeniyle televizyon kanalları her gün sayısı belli olmayan profesör akınına uğradı.
Bir çoğunu yeni tanımaya başladık.
Söze gelince, dünyayı yönetiyorlar..
Verdikleri bilgilere bakacak olursak, dünyadaki her buluş üzerinde söz sahibi gibi konuşuyorlar..
Ama gelin görün ki, kaymağını dünya ülkeleri yiyor.
Konuştuklarımız kadar, icraatta pek iyi değiliz!
Oysa televizyon programlarında muhteşem performans sergiliyoruz!
Bir de birbirine zıt gidenler var..
Makam arayışına girmek için hedefe odaklananların da gösterdiği enerji parmak ısırtıyor(!)
Bir yere de geliyorlar.. Fakat gittikleri yerde kaç buluş, kaç icat üretmişler, orası belirsiz..
YÖK’ün 2018-2019 öğretim dönemine ait yükseköğretim istatistiklerine göre Türkiye’de 151 bin 763 olan akademisyen sayısı bu yıl 158 bin 98 olmuş. Bu akademisyenlerin, 24 bin 640’ını profesörler oluşturuyor.
14 bin 456’sı Doçent, 37 bin 520’si Doktor öğretim üyesi,
35 bin 484’ü öğretim görevlisi, 45 bin 998’i araştırma görevlisi olarak çalışıyor.
Maşallah diyelim..
Peki BioNTech aşısının mucidi Dr.Uğur Şahin ve eşi Dr.Özlem Türeci nerede?
Almanya’da!
İyiler göç ediyor, ne yazık ki?
Gönül isterdi ki, Turkovac aşısını ta en başından üretime alabilseydik.
Bu kahramanlık destanını Türkiye’den duyursaydık.
Türkiye’de görev yapan 151 bin 763 akademisyenden yüzlerce buluş, icat, ülkemize katma değer katacak yeni hamleler işitseydik.
Aralarında yok mudur?
Muhakkak var.. Başarılarıyla gurur duyduğumuz biliminsanlarımız müthiş gayret gösteriyorlar..
Benim radarıma girenler, yan gelip yatanlarla..
Maaşını alıp, siyasetten nemalanmaya çalışanlarla..
Bal yapmayan arılarla..
Halen unutmam;
Geçmiş dönem Hatay valilerimizden M. Celalettin Lekesiz, burada 5 yıl 3 ay görev yaptığı halde şöyle bir ifade kullanmıştı;
“Devlet memuriyetine girdiğimden beri devletin verdiği maaşı hak ettiğimi düşünmüyorum. Genel olarak kamu görevlileri, aldıkları maaştan yakınırlar. 365 gün alınan maaşla ilgili değerlendirme yapılmaz. Maaştan yakınılırsa bunun gereği bellidir, iki satır yazılır, istifa edilir. Maaştan yakınma yerine görev yetki ve sorumluluk alanınızla ilgili ne sorumluluk yüklenmişse onu en iyi şekilde kemaliyle yapmak doğru olanıdır. Bu anlamda her görev yaptığım yerden ayrılırken ‘devletin bana verdiği kadarını halka hizmet olarak yansıtabildim mi’ sorusunu kendi kararımda değerlendirmeye çalıştım.”
Bu soruyu gayet açık ve net bir şekilde akademisyenlere, siyasetçilere, bürokratlara, yerel idarecilere de yöneltiyorum;
– Devletin size verdiği kadarını halka hizmet olarak yansıtabildiniz mi?
BAĞIŞ..
Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı kararıyla, yangın ve sel felaketlerinden zarar gören vatandaşlar için AFAD koordinesinde yardım kampanyası başlatıldı.
Bu ilk değil, son da olmayacak..
Bu bağışlardan ben gocunmuyorum.
Sonuçta zorunluluk değil, gönüllülük esastır.
İnsanlarımızın yaşadığı mağduriyeti gidermek sadece devletin değil, hepimizin görevi..
AK Parti Hatay Milletvekili Abdulkadir Özel, “Görev yaptığı süre boyunca tüm maaşım helal olsun” diyerek, örnek teşkil etti.
Belediye Başkanı Fatih Tosyalı göreve geldiği günden bu yana aldığı tüm maaşları ihtiyaç sahiplerine bağışladı, bağışlıyor..
Sıra normal vatandaşa gelene kadar altında sıfır model ithal makam aracı olan bürokratlar da bu bağışa bir zahmet el atsınlar..
Yılmaz AKPINAR- 13 Ağustos 2021 Cuma