Ta Mete Aslan’ın belediye başkanlığı zamanında İskenderun Sakarya Mahallesi’nde yaşlılarımız için bir huzurevi yapılmak üzere çalışmalar yapıldı.
Sorumluluğu Sayek Ailesi üstlenmişti.
Tam da işe başlanacaktı ki, bu kez ‘kız yurdu olsun’ önerisiyle proje yeniden değişti, temel atıldı..
Birinci kat, ikinci kat, derken.. O inşaat öylece kaba şekliyle kaldı..
Mete Başkan’dan sonra, Yusuf Civelek geldi..
Onun döneminde de çok hatırlattık..
Yazıktır, günahtır.. O bina öylece kalmasın, tamamlansın diye yazdık..
Bir meclis toplantısı esnasında Yusuf Başkan’a hatırlattılar. Dedi ki;
“Sayek Ailesi yapmaz ise, inşaatı biz tamamlayacağız. İçiniz rahat olsun.”
Neticede bir çivi çakmadı, inşaatı dokunmadı bile..
O vakit CHP’li meclis üyeleri tek kelime etmedi..
5 yıl boyunca hiç kimse burayı İskenderun’da bir odaya, vakfa verelim de, değerlendirelim, demedi.. Bu süre boyunca kaba inşaata talip olan oldu mu, bilmiyorum..
***
Gelelim Seyfi Başkan’ın dönemine;
Oturduk, yine yazdık!
Dedik ki, “Bu bina ne olacak? Çürüyor, yıkılacak..”
Sağ olsun henüz ilk önerimizde.. İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası Eğitim Vakfı, “Biz talibiz. Burayı kız yurdu olarak değerlendirebiliriz” diyerek destek verdi..
Seyfi Başkan oralı olmadı..
Sonra ATSİAD, “Biz de proje sunabiliriz” diye öneride bulundu..
Seyfi Başkan yine yüz vermedi..
Derken.. Türk Kızılayı İskenderun Şube Başkanı Ümit Günay, “Bizim bir bütçemiz var. Genel merkez Sakarya’daki kaba inşaatı restore edip, buraya Huzurevi yapmak istiyor” diyerek, çağrımıza kulak verdi. Hatta, Ümit Bey, genel merkezden gelen bir heyetle birlikte Seyfi Başkan’ı ziyaret ederek, proje de sundular..
Seyfi Başkan ne yazık ki, Kızılay’ın önerisine de sıcak bakmadı..
Niye?
Çünkü ilk günden beri aklında Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı (TÜRGEV) vardı..
TÜRGEV demek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yakın olmak demekti herhalde..
Sallanan koltuk belki de sağlamlaşır, ‘aday’ şekliyle bir 5 yıla daha ‘göz kırpabilirdi, diye düşünüyordur kim bilir..
Bunun başka bir açıklaması yok gibi..
Seyfi Başkan bu konuda samimi olsaydı..
Sakarya’daki kaba inşaatı TÜRGEV’e servis etmek yerine, İskenderun’da burayı yurt veya huzurevi olarak değerlendirecek kurumlara verebilirdi..
Ama yok.. Seyfi Başkan neredeyse iki yıl önce, burayı TÜRGEV’e servis etti bile..
Keşke bu süre boyunca TÜRGEV bir proje hazırlayıp, Seyfi Başkan da bu proje üzerinden yürüseydi.. İnanın, daha anlamlı olurdu, itiraz da etmezdik!
Kızılay bunu aylar öncesinden yaptı..
İTSO ‘ben hazırım’ demesine rağmen, bu iş, tek bir proje sunmayan TÜRGEV’de kaldı..
Dün de meclis oturumunda, belediye idaresi TÜRGEV’i işaret ederek, yeri ‘bedelsiz’, üstelik 49 yıllığına vermeye kalktı..
MHP Grubu anında tepki gösterdi.
Grup Başkanvekili Emir Selim Yazar, Meclis Üyesi Osman Çolak, İskenderun vurgusu yaptı..
CHP Grubu itiraz etti, Grup Başkanvekili Av. Gazanfer Dik, meclis üyeleri Özer Çağşar, Mustafa Alper Menteşoğlu, ‘doğru bulmuyoruz’ şeklinde çıkıştı..
Neticede o yer Yusuf Başkan zamanında yapılsaydı, bugün bunları konuşmuyor olacaktık.
Ne yazık ki, bugüne sarktı.. Halen üzerinde tartışıyoruz!
İyi olan haber şu;
Bu yer, MHP ve CHP’nin itirazları arasında komisyona havale edildi.
Salı günü yine meclis toplantısı var..
MHP diyor ki, ‘gizli oylama’ yapılsın.. Yerinde bir öneri, doğru olan da budur..
AK Parti grubu bu öneriye sıcak bakar mı, bilmiyoruz.. Ancak, 57 yıl aradan sonra iktidar yüzü görmüş bir İskenderun Belediyesi’nin başındakiler, eğer kaba inşaatı tamamlanmış bir binanın restorasyonunu yapamıyorsa.. Yazıklar olsun!
OLACAĞI BUYDU!
İskenderun/Mersin.. İskenderun/Gazimağusa ve Samandağ/Beyrut seferlerini başlatmak için Hatay Büyükşehir Belediyesi ilçelerde tanıtım toplantıları düzenliyor..
İTSO’dakine katıldım.. HBB Başkan Danışmanı Muhsin Cömert anlatıyor..
İki yıldır bu konu üzerinde çalışıyorlarmış da..
Efendim fizibilite yapmışlar da..
Her yerde Hatay konuşulacakmış da, falan filan..
Oysa konuşmasının bir yerinde, kendi tezini çürüttü..
HBB heyetine her gittikleri her belediyede, “Bizim gemileri size verelim” demişler..
Anlayacağınız, herkes elindeki gemileri çıkarmaya bakıyor..
Benim anladığım budur..
Ama bizimkiler ısrarlı.. 40-45 Knot ayarındaki gemi hayaliyle İzmir, Bursa, Mersin arasında mekik dokumuşlar.. Ama bir tanesinin aklına iki yıl boyunca, “İskenderun’da Deniz Ticaret Odası var. Görüş isteyelim, bize yardımcı olsunlar” demek gelmiyor..
Oysa, bu işi geçmişte İskenderun’da yapanlar oldu..
Şirket kuruldu, zaman içinde yolcu zayıf kaldı, iş iptal oldu..
Önümüzde böyle bir emsal varken.. Hatay Büyükşehir Belediyesi ne diye, ileride tutup tutmayacağını hesap edemediği bir iş için milyonlarca Euro değerinde para ödemek ister ki?
İskenderun’daki toplantıda söz alanların bir çoğu, “HBB olarak gemi almayın.. HATULAŞ ile yapmak yerine, bir şirket getirin, işi o yapsın. Eğer yoğunluk beklenen gibi olursa, ileride siz yaparsınız.. Eğer geçmişte ki gibi yine beklenen yolcu sayısına ulaşılmaz ise, vaz geçersiniz.. Bu süreçte HBB olarak zararınız olmaz” dediler..
Bunu en sert şekilde duyuran Deniz Ticaret Odası Başkanı Bülent Kavsak oldu..
Dedi ki; “Bu arkadaşlarımız bir kere denizcilikten anlamıyor. 40 Knot’un veya 45 Knot’un yatta veya bu tip otobüslerde ne demek olduğunu bilmiyor. Her halde denize çıkmamışlar. Sizi buradan 40 Knot ile bindiririz, karşıya götürürüz, üç saat sonra mideniz şeyinize gelir. Bunları konuşurken afaki konuşmayın. Bakın burada Deniz Ticaret Odası var. Biz bunu İstanbul’da yaptık 40 milyon dolar zarar ettik. Bakın bu nasıl yapılır biliyor musunuz? Bir özel şirket getirin bir sene sübvanse edin o yapsın. Belediyeyi karıştırmayın.”
Bülent Kavsak tepkisinde haklı..
Hem Deniz Ticaret Odası’na sormayacaksınız. Hem de tereciye tereyi anlatacaksınız..
Yanlış!
Hem 40 milyon lira az bir para değil..
HBB’nin alacağı gemiyle birlikte burada maliyet zararı daha da artabilir..
Bülent Kavsak oluşabilecek maliyet zararına odaklanırken, HBB Başkan Danışmanının şu yanıtına bakar mısınız? Diyor ki;
“Expo 2021’i buraya getiren adamım. Bizim projemizi desteklemeyin!”
Bu, ne demek biliyor musunuz?
“Biz kararımızı çoktan verdik. Siz ne derseniz deyin, bizim için bir değeri yok.”
Danışman bu gücü nereden alıyor?
Bu saygısızlık sadece Bülent Kavsak’a değil, o toplantıda bulunan herkese yapıldı.
Bülent Kavsak, bu yüzden toplantıyı terk etti.
İTSO Vakıf Başkanı Doğan Erten’in uyarısı yerindeydi;
“Karşınızda bir oda başkanı var. Bu işle ilgili sorumlu kişi var. Karşılıklı ona cevap vermek değil mesele. Buraya bir sunum yapmaya geldiniz” diyerek, heyetin sorumluluğunu hatırlattı..
Ama nafile..
Dr. Riyad Kırmızıoğlu en doğru cevabı verdi;
“Bu proje hepimizin isteği ama projenin bir analize ihtiyacı var. Doğarken bırakın prematüre doğmasını ölü doğabilir.”
Bunun üzerine söylenecek söz yoktur!
Öyle katakulliye getirip, ‘biz dedik, oldu’ diyerek, bu iş yürümez..
Daha Büyükşehir Meclisi kararını vermedi..
Zira HBB Başkanı Lütfü Savaş’ın bu işi encümene götürmek yerine meclise neden getirdiği anlaşılıyor.. Encümende bu kararı alsaydı, sorumluluğunu tek başına alacaktı..
Meclise taşıyarak, deniz otobüsü seferleri başarılı olursa, ‘ben yaptım’ diyecek..
Bu iş yürümez ise, ‘kararı hep birlikte aldık’ lafına sığınacak..
Meclis kabul etmez ise, “Gördünüz işte. AK Parti hizmetlerimizi engelliyor” demeye getirecek..
Her halde Lütfü Başkan yine 3. seçeneği kullanacak gibi görünüyor..