FARKIMIZ YOK MU?


2017 İskenderun açısından pek verimli geçmedi.
Piyasalar durgundu. İnsanlar birbirinden kopuktu.
Hizmet anlamında yüzlerce duyuru yaptık, ancak parmakla gösterebileceğimiz sayıda hizmetlere şahitlik ettik. Gerisi yok!
Sürekli beklenen, duyrulan, vaat edilen hizmetler bir sonraki yıla sarktı.
2018’de umudumuz yeşerir mi, göreceğiz!
Ancak, yılbaşı günü tatilini yurtdışında geçiren dostlarımızın sosyal medyada ki paylaşımları kıskandırıyor.. ‘Burada neden olmuyor?” diye soru sormamıza yol açıyor.
Uzağa gitmeye de gerek yok.
Haberlerde izledik, Uludağ’a, Antalya’ya akın etti insanlarımız..
Peki İskenderun’a kimler geldi?
Dün sokaklar bomboştu.. Etrafta, hatta sahilde bile kimsecikler yoktu..
Bırakın tatil faslını.. Halen suyu çeşmeden içemiyoruz!
İşte tam bu noktada İşadamı Suat Atasever’in paylaşımını gördüm.
Sosyal medyadaki sayfasında şöyle yazıyordu;
“- Yılbaşı tatili dolayısıyla trenle orta Avrupa’yı dolaşma şansım oldu. Trenle gezip gittiğimiz yerlerde günlük ev kiralayınca epeyce uygun ve keyifl bir tatil oldu, ben ve ailem için.. Gezdiğim yerlerde en bariz dikkatimi çeken şey,nerde olursan ol musluktan akan suyu gönül rahatlığı ile içebiliyorsun ve tadı da çok güzel. İnsanın en temel ihtiyacı olan su, kanımca halka ücretsiz ve en güvenli şekilde verilmelidir.
Ancak ülkemizde bu durum içler açısı!
Çocukluğumuzun Belen suyu bile tarih oldu. Malesef dip sularımızın büyük yüzdesi bilinçsiz deşarj sonucu kirlenmiş durumda.
Bırakın içmeyi, çoğu kullanım açısından bile tehlikeli! İddia ediyorum arıtma tesislerinin çoğu göstermelik, çünkü yeterli denetim yok. Ve sonuç olarak ülkemizde yaşayan vatandaşlar plastik şişelerde güneşte beklemiş suları ciddi paralar ödeyerek içmek zorunda kalıyor. Bir yıl kullanım ömrü verilen plastik şişenin içindeki su ne kadar sağlıklı kalır merak ediyorum. Kimse ciddiye almıyor ama çok yakın gelecekte tüm dip sularımız kirlenecek.”
***
Evet.. Güzelim kaynaklarımızı ellerimizle yok etmeye üstümüze yok sanırım.
Bizim burada en temel ihtiyacı karşılaması gereken belediyeler ancak birbirlerini yiyip, kavga ediyor.. İçmesuyu Arıtma Tesisimiz var, ne yazık ki halen çeşmelere temiz su verilemiyor.. Bir taraf suyun temiz akmasından şüphe duyarız diyor, öte ki taraf biz analiz yaptırdık, sorun yok diyor.. Milyonlarca lira harcanan paraya mı yanalım, çeşmeden akmayan suya mı?
Orada hizmet vatandaş için yapılır, burada şov için..
İddia ediyorum;
Hatay’ın tanıtımı ve turist akını için, öne çıkan Expo ve Gastronomi’yi de sırf bu genel kutuplaşmalar yüzünden elimize yüzümüze bulaştıracağız.
Endişem budur!

YENİ YILDAN BEKLENTİLER
Her sene aynı şeyi yazıyoruz, biraz düzelecek gibi oluyor, sonra dağılıyoruz.
İstediklerimiz, olmayacak şeyler değil..
Nedir mesela?
‘Bizimkiler’ ve ‘ötekiler’ diye başlayan, kamplaşmalardan uzak duralım.. 
Fitne ve fesata kulak vermeyelim..
Kin ve öfkeyle beslenenleri hayatımızdan çıkaralım ki; 
Attığımız her adımda ‘Ortak akıl’ duygusu galip gelsin..
Diyalog diyorum ya, her seferinde;
Şeffaflık ilkemiz olsun mesela..
Dürüstçe, mertçe, cesurca ‘yeni hizmetler’ peşinde koşalım.. 
Üretelim..
Paylaşalım..
Sahip çıkalım birbirimize..
Yetimin hakkını gözetelim..
Hatay’a katkı sunmak isteyenlere yol verelim..
Dil, din, ırk ve mezhep üzerinden ‘nefret’ dili kullananlardan uzak duralım.. 
Birbirimize sevgiyle sımsıkı sarılalım..
Birbirimize ‘selam’ vermekten korkmayalım..
Sevgiyi, yüreğimizde hissedelim!
Madem ki;
Hatay hoşgörü ve kardeşlik şehri diye gururlanıyoruz, o halde hakkını verelim..
Hep birlikte..