İstanbul’daki yağışların, memleketi ne duruma düşürdüğünü gördük..
Ondan önce Mersin’deki yağışlar, şehri felç etti.
Küresel iklim değişikliği nedeniyle, kovadan boşalırcasına sağanak yağışların nereye yağacağını kim bilebilir..
Dün İstanbul, yarın Hatay’da olabilir.
İskenderun’da Mübarek Kadir Gecesi’nde yağan yağışlar, yarım saatte yolları kullanılamaz hale getirdi. Bunlara bakıp da, çözüm üretmek, HATSU’nun olduğu kadar, İskenderun Belediyesi’nin de görevi.. HATSU’ya yardımcı olmalı, sağlanan çözüm yollarına katkı sunmalıdır. Feyezan Kanalı’nın, Meydan Mahallesi’ne bakan kısmında, set gibi çekilen toprak kütlesi temizlendi mi? Hayır!
Siz olası bir yağışta, yağmur suyunun önünü kesmenin ne gibi sonuçlar doğuracağını bilir misiniz?
O su, taştığı gibi mahalleyi suyla boğar..
Sanırım halen farkında değiliz.
Dahası, yayaların geçişi için oraya köprü taşınacaktı, unutuldu!
Şimdi İskenderun’a hazır battı çıktı yapılıyor iken, yağmur sularının ve pis suların akışını sağlamak için eski Lunapark’ın kullanıldığı arazide, HATSU 100 metrekarelik bir yer istiyor..
Çünkü ileride taşkınlığı önlemek için o bölgede ikinci bir terfi istasyonuna ihtiyaç var.
Biliyorsunuz ki, Dönmez’in orada bir tane var.. Yağmur suyunun bir kısmını Balıkçı barınağının oradaki borularla arındırılıp, denize bırakılıyor.. Tabii ki yetmiyor..
Bir kısmını da Perşembe Pazarı civarından Feyezan Kanalı’na akıtmak gerekiyor..
Bunlar gerekli, öncelikli ve hayati önem taşıyan önceliklerimiz.
Ama gelin görün ki, İskenderun Belediyesi zorluk çıkarıyor..
Onlarca dönüm arazide 100 metrekarelik bir yer vermek istemiyor..
Neden?
Çünkü ileride orası konutlaşmaya açılacak..
Tabii oradaki rant, ileride yaşanacak taşkınlıktan daha önemli sanırım..
Ziraat Bahçesi’nde ‘hastane’ için 50 dönüm vermeyi bir sorumluluk abidesi olarak görüyorsunuz..
Kültürhan projesi için ‘Buyur dükkan sizin’ diyebiliyorsunuz..
Ama ‘taşkınlığı’ önlemek için sadece HATSU 100 metrekare yer isteyince, ‘Mümkün değil’ deyip, görmezden geliyorsunuz.. Bu nedir şimdi?
Yarın Lunapark arazisinde konut yapsanız bile, yüzlerce ailenin oturacağı yerin altyapısı ne olacak? En ufak bir yağmurda, orada pis sulardan oluşan taşkınlık yaşanırsa, bunun sorumluluğunu taşıyabilecekler mi?
Sağlıkla ilgili yönünü konuşmuyorum bile..
HATSU ister istemez çözüm için alternatif yöntemler arıyor..
Yağmur suyunun doğal akıntısıyla, döşenecek borularla birlikte Perşembe Pazarı üzerindeki feyezan kanalına tahliyesi için bir çözüm var.. Ama pis suların tahliyesi için terfi istasyonu şart! Battı çıktıyı yapan firma, terfi istasyonu özelliğinde bir depoyu “yerin 7 metre altına gömeyim” diyor.. Peki yerin altında birikecek METAN gazı nasıl tahliye olacak?
O yerde borularla mümkün görünmüyor, üstelik tehlikeli..
Çünkü olası bir patlama, yeni kavşaktaki fore kazıklara büyük zarar verir..
Kaldı ki başarsanız bile, terfi istasyonundaki pompalar arıza verdiğinde, vinçle nasıl tahliye edilecek? Hazır terfi istasyonlarında görüyoruz.. Gezen vinçlerle zor taşınıyor..
Halı hazırda en doğru, en verimli yöntem, eski lunapark arazi gibi görünüyor..
Ama İskenderun Belediyesi de illa ki ‘vermem’ diye diretiyor..
İşte tam burada Belediye Başkanı Seyfi Dingil’e seslenmek istiyorum;
Lütfen bu yanlıştan dönün!
Eğer İskenderun’da Enerjisa’ya, trafo kurmaları için üstelik ‘bedelsiz’ en az 110 tane yer gösterebiliyorsanız ve bununla övünüyorsanız..
Ziraat Bahçesi’nde yapılacak yatırımlar için ‘gelin, her türlü kolaylığı sağlarız’ diyorsanız.. HATSU’nun sadece 100 metrekarelik yer talebine ‘evet’ demek zorundasınız..
Bu durum elzemdir, hayati bir meseledir..
‘İzin yok’ dediğiniz müddetçe, HATSU’yu değil, İskenderun halkını cezalandırmış olacaksınız..
Belen’de 2012 yılında altyapı için bir firmayla anlaştıklarında, çözüm oldu mu?
Halen ilçedeki lağım, pis sular derelere akmıyor mu?
Arsuz’da başlanacak olan altyapı için HBB meclisinde karar alınırken, buna ‘hayır’ demek nasıl yanlış bir karar ise, HATSU’nun İskenderun’daki terfi istasyonu arayışına ‘hayır’ demek, büyük bir yanlıştır.. Hatırlatmak isterim!
***
NOT: Bu arada HBB Başkanı Lütfü Savaş’tan da, Arsuz’un altyapısına gösterdiği hassasiyetin benzerini, Belen’in altyapı için de göstermesini bekliyorum. Bir an önce, Belen’in yağmur ve pis sularını tahliye edecek boruların döşenip, İskenderun’daki arıtma tesisine ulaşması gerekiyor. O güzelim doğa harikası ilçede pis suların derelere akmasına daha fazla tahammül edemeyiz. Yüreğimiz parçalanıyor!
AHMET KESKİN’İN KABAHATİ NE?
Hiç lafı sündürüp, uzatmayacağım.
HBB 3. Bölge Zabıta Müdürü Ahmet Keskin’in hizmet sevdası, azmi, başarısı ortada..
Yaptığı çalışmalarla ilgili çok yazı yazdım.
Zaten Ahmet Bey’in çalışkanlığını, gayretini, İskenderun için nasıl çabaladığını herkes biliyor.
Adam gibi adamdır!
Halkla iç içe olması, partili partisiz hizmet ayrımı yapmadan, sadece işine odaklanması, kimi rahatsız etti bilmiyorum. Ama, oturduğu yerden maaş alan, hiçbir şey üretmeden, ay sonunu getiren o kadar insan varken, ne diye Ahmet Keskin’le uğraşıyorlar?
Bunun bir açıklaması olmalı.. O, başkaları gibi değil..
‘Görev aşkıyla’ tutuşan bir hizmet adamına, sebepsiz yere ‘Buraya kadarmış’ demek öyle kolay değil, olmamalı da.. Ahmet Hoca’nın şu an izinde olduğunu biliyorum..
Bu izin tamamlandığında ne olacak?
Hizmet anlamında kazandırdıkları, insanlarla olan diyaloğu, HBB’nin güvenilir aynası olması unutulacak mı? Nedir mesele?
Demem o ki;
Lütfü Başkan, birileri tarafından yanıltılıyor olabilir..
Bunu etraflıca değerlendirmek varken, Ahmet Hoca’yı kimse gön-de-re-mez!
Sebepsiz yere yapılan bu değişiklik, HBB’ye olan güvenimizi sarsar.
En azından benim gibi birçok kişi de, şimdiden kafada soru işaretleri belirdi..
Ne diyordu Kemal Kılıçdaroğlu;
‘Adalet bir gün herkese lazım olacak!’