Birkaç gündür Dünya Çevre Günü’nü kutluyoruz..
Etkinlikler yığınca!
Çevrenin önemini, doğanın korunması gerektiğini anlatıyoruz.
Stantlar kuruluyor, basın toplantıları yapılıyor..
Ne için? Bilinçlenelim diye..
Mümkün mü?
Asırlık zeytinliklere kıyan biziz!
Taşocaklarıyla çevrenin ırzına geçen biziz..
Çöpleri gelişigüzel döken biziz..
Feyezan Kanalı’na koltuk, çöp.. Izgaralara pet şişe, hatta tabure sığdıran da biziz..
Fizik, kimyaya çalışır kafamız nihayetinde..
Plastik, karbon ne ki?
Simgesini, bulmacada çözüyoruz ya hani..
Daha önceki gün;
Kırıkhan Gölbaşı’nda yapılan temizlik çalışmalarında, gölün içinden mangal, sandalye çıkaran da biziz..
Örneğin, her yıl sahiller temizlenir.. Bebek bezinden, bira şişelerine kadar her atığı çevreye, kayalıklara atan kim? Üstelik cam şişeleri kırıp, kumsalda bir sanat eseri gibi sergileyenler herhalde kuşlar, böcekler değil?
Sigara izmaritiyle ormanları yakanlar da sanırım dağ keçileri olmalı..
Taşocakları büyük bir ihtimalle, yerin altında sıkışan gazın patlamasından kaynaklanıyor..
Sorarım size;
Bir zeytin ağacına, Akasya muamelesi çeken başka bir memleket var mı?
Biz ekmek bulamayınca, pasta yiyen insanlarız neticede..
***
Önceki gün Payas’ta eylem vardı.
Hatay Büyükşehir Belediyesi’nin hizmet vermediğini iddia eden 27 sivil toplum kuruluşunun temsilcileri, vatandaşlarla birlikte çöp topladı, ağaçları suladı, yollardaki çukurları doldurdu!
Diyorlar ki;
Caddeler, bulvarlar, kavşaklar kirli..
Etrafta yığınca hafriyat ve molozlar var..
Sahiller temiz değil..
Sulanmadığı için ağaçlar, çiçekler, çimler kuruyor..
Toprak yolları toz içinde..
Asfalt yapılmayı bekleyen yaya yolları, delik, deşik, çukurlu, bakımsız..
Muhtemelen sadece Payas değil, birçok ilçede durum böyle!
Eğer bu memlekette vatandaşlarımız çukur kapatıp, ağaçları sulayacaksa..
Çöp toplayıp, sinekle mücadele edecekse..
Herkes bildiğini okuyup, kafasına göre hareket edecekse..
Ne gerek var, Dünya Çevre Günü’nü kutlamaya?
***
Bu şehirde Hatay Valisi Erdal Ata, Arsuz ziyaretinde “Eğer burada düzenli bir yapılaşma olsaydı, tahmin ediyorum Türkiye’nin en güzel ilçelerinden birisi olabilirdi. Ama biz kendi ellerimizle burayı katletmişiz. Dolayısıyla belediyelerimizin bu konuda çok duyarlı davranması gerekiyor. Nasıl ki içme suları etkilenecek diye bir maden ocağının açılmasına itiraz ediyorsanız buradaki çarpık yapılaşmaya, kıyıların yağmalanmasına da itiraz etmelisiniz” diyebiliyorsa.. İtiraz emenin vakti gelmedi mi?
UZATMALI SEVGİLİ GİBİYİZ!
Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Christian Berger, Hatay’daydı.. Ziyaret ettiği Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş’ın Türkiye’nin AB süreciyle ilgili söylediği “Bir dargın bir barışık nişanlı gibiyiz. Ne zaman evlilik olacak?” sorusuna yanıt veren Berger, “Şu an iyi. Birkaç haftadır değişiklikler gerçekleşti. Aramızdaki işbirliğini ve iyi ilişkileri göstermek için buradayız” dedi.
Bu sözün bir inandırıcılığı var mı?
Daha dün, Almanları İncirlik’ten kovduk..
Alman Bakan’ı geldiğine pişman ettik.
Bir yandan Suriye’de Rakka operasyonu hazırlığı..
Öte yandan Katar’a uygulanan ambargo..
ABD’nin parmağında oynattığı Ortadoğu coğrafyasında, AB ile evlilik mümkün mü?
Biz sadece AB ile bir dargın, bir barışık nişanlı gibi değiliz..
Erkek tarafı naz yapan uzatmalı sevgili gibiyiz!
Baksanıza;
Hem kızıyoruz, hem de AB tarafından temin edilerek Saraykent Göçmen Sağlığı Eğitim Merkezi’nde kullanılması planlanan 220 bin Euro’luk tıbbi malzemeyi Hatay Halk Sağlığı Müdürlüğü’ne kabul ediyoruz, iyi mi?