ŞU ÇOCUKLARI ÖRNEK ALIN!


Yok Hatay’da baraj yokmuş.. Yok, şu kadarı baraj, şu kadarı göletmiş..
Bitmeyen bir tartışmadır gidiyor! Sürekli bir gerginlik, sürekli bir öne çıkma halleri..
Öyle ya da böyle, eline sağlık demek yok!Biri, “Buralar, benden sonra 10 yıl hizmet görmedi” diye kibirleniyor..
Öteki, “Buna hizmet mi diyorsunuz” diyerek, atarlanıyor..
DSİ, İskenderun İçmesuyu Arıtma Tesisi’ni yaptı. HATSU işletmeye almıyor.Bir taraf ‘Sudaki ağır metaller” diyor..
HATSU, “Tesisi taşımalıyız” diyerek, arayışa giriyor.
Daha hangi tesisin, nerede kurulması gerektiğini bile bilmiyoruz.
Bizler işin bilimsel, teknik boyutunu yıllardır tartışırken..

Bilfen İskenderun Anadolu Lisesi 10. sınıf öğrencisi Buse Damla Emre, Kimya Öğretmeni Tuba Güler danışmanlığında hazırladığı “İçme Sularındaki Ağır Metallerin, Defne Çekirdeği Posası Kullanılarak Giderilmesi” konulu projesi TÜBİTAK Adana Bölge Sergisi’ne seçildi ve kimya dalında Adana Bölge 1.si olarak Türkiye finallerine gitmeye hak kazandı. Alın size taptaze bir fikir!

İçme sularındaki ağır metallerin giderilmesi yönünde ‘Defne Çekirdeği Posasını’ akıl eden 10. Sınıf öğrencisi 16 yaşında pırıl pırıl bir kızımız var karşımızda..
Hiç olmasa kafa yoruyor..
Hiç olmasa dert ediniyor..
Hiç olmasa küçük bir çözüm ortaya koyabiliyor.
Hiç olmasa havlu atmıyor..
Sadece Buse kızımız da değil..
11. sınıf öğrencileri Simay Güler ve Betül Korkmaz’ın hazırladıkları “Tekstil Azo Boyalarının Halofilik İzolatlar Tarafından Dekolarizasyonu” konulu projelerini işitiyoruz. İşte ben; bu umutla, bu enerjiyle öne çıkmak isteyen gençlerin yanında duran, ellerinden tutan bir siyasi yapının varlığını işitmek istiyorum.Bu ve buna benzer buluşları geliştirmeyi, mevcut sorunların giderilmesinde değerlendirmeyi neden düşünmüyoruz?
Bırakın kavga etmeyi de, gençlerin enerjisini ve zekasını kullanmaya çalışın.

HEP BİR KÜÇÜK HESAPLAR!
Adayın biri çıkıyor, “İskenderun’un bütçesi kısıtlı” diyor..
Projesini açıklayanı küçümsüyor, ‘yapamazlar’ diyerek atarlanıyor..
Ama “Ben gelirsem ortalığı uçururum” demeyi de ihmal etmiyor..
Zaten ona göre, belediyeciliği kimse ondan iyi yapamaz.
Bir kibir, bir hava, anlatılmaz..
Zira 5 yıldır kavga eden bir siyasi irade yüzünden kayıplardayız ya..
Ne olacak? “Beş yıl da ben kavga etmeye hazırım” modunda..
Bahsettiği kavga da hizmet için değil, intikam için! ”Benden korkuyorlar” diyor, ama kimse onu ciddiye alıp, tek kelime etmiyor..
Aksine diğer adaylar hakkında tek konuşan o?
Acaba bu durumda kim, kimden korkuyor dersiniz?
Ya da şöyle soralım;
Korkuyla iş yaptırmak mı daha makul, yoksa ‘ortak akıl’ ile çözüm üretmek mi?