HATAY DEPREME HAZIR MI?


Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Şükrü Ersoy, deprem gerçeğine dikkat çektiği Hatay’da, 7’den büyük depremler ile Doğu Akdeniz’in de tusunami tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğunu söyledi. İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası’nda Yıldız Teknik Üniversitesi Doğa Bilimleri Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Şükrü Ersoy, “İskenderun Çevresi Afet potansiyeli’ konulu konferans verdi. İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Levent Hakkı Yılmaz, İskenderun Sigortacılar Derneği Başkanı Yasin Keleş, Türk Kızılayı İskenderun Şube Başkanı Ümit Günay, İskenderun Teknik Üniversitesi öğretim üyeleri ve davetliler katıldı.

HATAY’DA 7’DEN BÜYÜK DEPREM OLABİLİR
Yıldız Teknik Üniversitesi Doğa Bilimleri Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Şükrü Ersoy, Hatay’ın ve İskenderun’un deprem gerçeğine vurgu yaparak, “Çünkü Hatay’ın deprem tarihçesi sabıkalı! İskenderun ve çevresinin deprem potansiyelini kabul etmemiz gerekir. 1822’ye kadar 19, yüzyılın sonuna kadar pek çok deprem olmuş. Bakın 300 bin ölümlü, 260 bin ölümlü, 80 bin ölümlü büyük depremler var” dedi. 

‘EV YAPIYORSANIZ ADAM GİBİ YAPIN’
Bu bölgedeki depremlerin detayına girildiğinde, depremlerin Mısır ile Trabzon arasındaki her yer duyulup, hissedildiğini belirten Prof. Dr. Şükrü Ersoy “Geçmişte o kadar büyük depremler, gerçekler varken Hatay ve İskenderun çevresinde büyük depremler olmaz demek aymazlıktır. Bu gerçeği görmek gerekiyor. 19. yüzyıldan sonra 20. Yüzyılda aynı depremlerin devam ettiği Hatay ve çevresinde de bana göre gecikmiş depremler var. Yani 7’den büyük depremler olması gerekiyor, olmamış!” diye konuştu.Geçmişteki sonucu ağır depremler ile beklenen depremlerin halen olmamasını uyarı olarak algılanması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Şükrü Ersoy uyarının ‘aklınızı başınıza alın, ev yapıyorsanız adam gibi yapın!’ şeklinde mesajları alınması gerektiğini ifade etti.  Herkes bundan yanlış mesaj algıladığına da işaret eden Prof. Dr. Ersoy şöyle devam etti: “Diyorlar ki; işte hocam 4 büyüklüğünde deprem oldu. İskenderun çevresinde buranın enerjisi bitti mi? Bunu şöyle ifade edeyim, 7 büyüklüğünde bir depremin enerjisinin alınması için 30 tane 6 büyüklüğünde deprem gerek. Yine tekrar ediyorum 7 büyüklüğünde depremin enerjisini almak için 900 tane 5 büyüklüğünde deprem olması gerek. Bu kadar deprem olmadığına göre, demek ki; bunun mesajı başka. Daha büyük depremlere gebeyiz dikkatli olun demektir.”

HATAY JEOLOJİK LABORATUVAR
Yapılan araştırmalarda Akdeniz’in devamını oluşturabilecek bir okyanusun var olduğu ve Hint Okyanusuna bağlandığını aktaran Prof. Ersoy, “Bu kapanmış bir okyanus. Okyanusun tabanını düzenli olarak nerede görebiliriz? Okyanusun en altından magmadan, en üstüne kadar olan tüm kesitini Hatay’da görebiliyoruz. Bakın bu bile Hatay’ın jeoturizm potansiyeli, bilimsel araştırma ve incelemeler açısından çok önemli. Hatay’ın toprakları bu yönden çok kıymetli, dünyanın en yaşlı kayaçları Amanosların altında çıkıyor. İnsanlığın görüp görebileceği en büyük laboratuvar burada” şeklinde konuştu. 

TUSUNAMİ TÜRKİYE İÇİN DE TEHLİKE!
Doğa Bilimleri Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Şükrü Ersoy, Japonlar ile Samandağ kıyılarında birlikte yaptıkları kazıda, Türkiye kıyılarında tusunami konusunda çalışma yaptıklarını da sözlerine ekleyerek şu bilgileri verdi: “İskenderun Körfezi için de tusunami tehlikesi var. Tarihsel kayıtlarda da tusunamiden söz ediliyor. Türkiye’deki kıyıları kazdık, İskenderun’u da kazdık. Türkiye kıyıları ve İskenderun körfezi de tusunamiye yatkın. Dolayısıyla bu gerçeği de kabul etmek gerekiyor. Japonlarla birlikte Samandağ kıyılarını kazdığımızda 1822 depreminin tusnamisinin izlerini bulduk. İşte 20 metre 30 metre bizim kıyılarımızda olmaz doğru, ancak pasifikte Japonya’nın olduğu yerde olur. Bilinmiyor ki; tusunami ya da selin su derinliği çok fazla olması gerekmiyor, yarım metre yeterli. Çünkü saf bir su gelmiyor içinde pek çok moloz var. Pek çok insan suyun içinde taşıdığı molozlar sebebiyle ölüyor…”Prof. Dr. Şükrü Ersoy, İskenderun ve çevresinin doğasıyla eşsiz güzellikleri olan bir yer, aynı zamanda afet potansiyeli yüksek olduğunu kaydederek “Burada gelecek için planları yaparken, şehir planlayıcısından işadamına yatırımcısına kadar herkes doğayı hem koruyacak, hem de afetler olabileceğini dikkate alınması gerekir. Aksi takdirde yatırımlar boşa çıkabilir. Çünkü rüzgara esme, sulara taşma, yere titreme diyemeyiz” şeklinde sözlerini tamamladı. Haber: Yılmaz AKPINAR