YAŞAM PARODİSİ


Gazete dışındaki boş zamanlarımda, özellikle haftasonları kitap okumaya çalışırım. Hem ruhum dinleniyor. Hem yaşama dair yeni fikirler öğreniyorum.
Dün de, İskenderun Özel Palmiye Hastanesi Yönetim Kurulu Üyesi Seval Kirmit Yazar’ın ilk kitabı “Yaşam Parodisi” isimli romanını İGC’deki tanıtım etkinliğinde edindim.
En başından kitabın kapak sayfasına bayıldım.
Her türlü harflerle doluydu. Ancak, en belirgin olanları, aşk, insan, inanç, huzur ve sağlık olarak öne çıkıyordu.
Bir de ‘para’ var. Üzeri çizilmiş!
Dünya’yı para olarak görenlere ithaf edilen bu anlamlı çizim, kapağın ana temasına gayet uygun olmuş.
Seval Kirmit Yazar’ın yaşamından, iş hayatından söz ettiği ‘Yaşam Parodisi’nin yeri çok ayrı.. Müthiş hoşuma gitti.
Başarılı bir iş kadının hayatı insani yönden ortaya konulurken, aynı zamanda ortaya bir ‘iş kitabı’, yaşama dair ‘yol haritası’ hatta annelerimize ithaf edilen konu başlıklarıyla da dikkat çekiyor..
Bu kitapta, İskenderun’un en saygın sağlık sektörü arasında gösterilen Palmiye Hastanesi’ni geliştiren, büyüten bir ailenin iş hayatına bakışı, örnek alınacak yaklaşım ve stratejileri de vardı. 
Kitabı iki nedenle çok beğendim. Birincisi, insan odaklı olması..
Bir iş kadınının fazla öne çıkmayan insani yanı müthiş bir şekilde vurgulanmış. İkincisi ise belgesel yanı idi.
Konu başlıkları halinde kitap akıp gidiyor..
Yalın ve sürükleyici..
Kitap içindeki anekdotların bir bölümü, yaşama dair derslerle dolu.
Bir de değerli eşi Emir Selim Yazar’ın büyük desteği var.
Gerek Seval Hanım, gerekse hayat ortağı Emir Selim Yazar’ın duruşunu, her alanda örnek teşkil etmelerini, çalışkan, mütevazı ve hoşgörülü yaklaşımlarını hep takdir etmişimdir.Sürekli gezi halindeler. Araştırıyorlar.. İstişare ediyorlar, fikir yürütüyorlar, üzerine katıyorlar..
Bundan güzel ne olabilir ki?
’Yaşam Parodisi’nin arka kapağında yer alan Seval Kirmit Yazar’ın anlam yüklü şu sözlerine bakar mısınız? Şöyle yazıyor;
“Yargıladığımız ya da algıladığımız her duygu biziz aslında. Bir başkasının bu duyguları özgürce ya da genelin tabiriyle pervasızca adeta gözümüzün içine sokarcasına yaşamasıdır bizi en çok rahatsız eden. Çünkü biz genelde tepki görmemek adına bu duygularımızı her zaman bastırırız yahut bastırmaya çalışırız. Çünkü bize öğretilen davranış modelinde doğru olan budur. Biz, bütün bu saydığımız ve yargıladığımız niteliklere sahip olmasaydık, onu bir başkasında gördüğümüzde tanıyamazdık. Biz birbirimizin aynasıyız/aynısıyız..”
Tek kelimeyle olağanüstü..
Daha fazlası için ‘Yaşam Parodisi’ni mutlaka alıp, okumalısınız.
Kitaplarım arasında bir numaraya onu koydum.
Baş ucumdan da ayırmayacağım!

BÖYLE DE OLMAZ Kİ..
Türk askeri sınırı geçti. Bir yandan ABD ve destek verdiği terör odaklarıyla boğuşuyoruz.
Diğer yandan FETÖ denen hain yapının yarattığı tahribatı onarmaya çalışıyoruz.
Türk askeri, emniyet güçleri canını siper ediyor..
24 saat operasyon başında, vatanın bölünmez bütünlüğü için hayatını tehlikeye atıyor..
Eşinden, çocuğundan ayrı, bizlerin huzur ve güvenliği için çırpınıyor.
Görüyoruz işte.. Ne İsrail duruyor ne de AB..
Herkesin bir oyunu, hesabı var.
Peki biz bu oyunu bozacaksak, Devletimizin yanında durmayacak mıyız?
Türkiye’ye çöken bu karanlık zihniyeti alt etmek için destek vermeyecek miyiz?
Peki nasıl olacak bu?
Çalışacağız dedik.. Üreteceğiz dedik..
Alengirli işler yapmakla bu mümkün mü?
Birileri kalkmış, ‘taşımalı eğitimle’ parayı cukka edecekse, gereği yapılmayacak mı?
Savunma harcamaları açısından güçlü olmamız gerekirken sürekli bir ‘yap/boz’ havasına bürünüp, ‘kamu zararı’ oluşturanlara tepkimizi koymayacak mıyız?
Yıkıyoruz, onarıyoruz..
Parçalıyoruz, düzenliyoruz..
Ama görüyoruz ki, hiçbiri sonuç vermiyor..
Bu durum Türk askerinin oradaki varlığına en büyük saygısızlık değil mi?
Nedir bu sorumsuzluk?
‘Vatan sevgisi’, değerlerimize olan bağlılığımız ne çabuk unutuluyor?
Hizmetin açılımı, ‘düzensizlik’ olmuş..
İsrafı önlemek, sorumsuzluk olmuş, vesaire..
Türkiye’yi düşmanlardan korumaya çalışıyoruz..
Ama iş bilmezlerin varlığı yüzünden bedenimizi böcekler kemiriyor.
Bu yapıyı nasıl yok edeceğiz?
‘Soruşturmalarla’ bir yere vardığımız yok.
Birkaç gün konuşuyoruz, sonra unutuyoruz!
ABD ile vize kriziymiş..
Sınır ötesinde kahraman askerimizi bekleyen tehlikeymiş..
Umurlarında mı?
Gözümüz sınır ötesinde..
Kulağımız burada..
Eğer başarı arıyorsak, temizlik her yerde olmalı..