800 BİN LİRA KAMU ZARARI NE OLACAK?


İskenderun Belediye Başkanı Seyfi Dingil hakkında, “Bildiğiniz, bilmediğiniz ne varsa mahkemeye gidiyorum” demişti, geçtiğimiz günlerde HBB Başkanı Lütfü Savaş..
Öyle de yapıyor.
Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş, DSİ Adana Bölge Müdürlüğü’nün 16.06.2016 tarihli ve 50055 sayılı yazısını örnek göstererek, mahkemeye başvurmaya hazırlanıyor. Bu daha başlangıç!
Başkan Savaş, “Biz halkımızı ve devletimizi zarara uğratacak hiçbir projenin altına imza atmadık. Fakat benden ekstra yetki isteyenler, Aşkarbeyli Feyezan Kanalı 3. Kısım Deresi Islahı projesinde yapılan yanlış ve gereksiz köprüler sonucunda devleti 800 bin lira zarara uğrattı. Devlet Su İşleri(DSİ) Adana Bölge Müdürlüğü’nün 16.06.2016 tarihli ve 50055 sayılı yazısında İskenderun Belediyesi’nin bu proje kapsamında üzerine düşen hiçbir sorumluluğu yerine getirmediği gerekçeleriyle açıklanmıştır. Yine aynı yazıda bu köprülerin İskenderun Belediyesi’nin ısrarıyla yükselttiği ve sonrasında yine aynı ısrarla kısaltılmaya çalışıldığı belirtilmiştir” dedi.
DSİ’nin bu yazısı İskenderun Belediyesi’nin başını ağrıtacağa benziyor.
Açıkça bu sorumsuzluğun adresi olarak belediyeyi işaret etmiş!
800 bin liralık kamu zararının faturası kime kesilecek, merak ediyorum.
Geçiştirilecek mi, gereği yapılacak mı?
Şu açıdan soruyorum;
Lütfü Savaş konuşmasının devamında, “Sayın Seyfi Dingil beni şikayet etmiş. Hatay Büyükşehir Belediyesi TBMM ve kanunlarla verilmiş yapması gereken hizmetleri 2017 bütçesini delerek ben işletecekken o bütçeyi bize vermediği gerekçesiyle beni mahkemeye verdiler. Eğer bu suçsa aynı suçu kendisi işlemiş! İskenderun’da MHP’li ve CHP’li arkadaşların makul isteklerini göz ardı ederek ben istediğimi yaparım diyerek yoluna devam etmiştir. Benim yetkime dokunulmayacak bütün makul isteklerin hepsini dilekçelerini mecliste gündeme almışımdır. Kanunun bana vermiş olduğu yetkiyi haksız bir şekilde kullanmasını engellemek adına sıraya koymamışımdır. Türkiye Cumhuriyetinde Türk milleti adına karar veren bağımsız yargıdan bu olay üzerine bana ceza verdiler. Ben de aynı şeyi dilekçeyle bağımsız yargıya vereceğim. Bağımsız yargımız Sayın Seyfi Dingil’e ne yapacak ona bakacağız” diyordu..
Eldeki belge ve dökümanlara bakılacak olursa, Seyfi Başkan’ın işi zor..
Olay sadece köprüler meselesi de değil..
Down Cafe şimdiden, Hatay Valiliği’ne şikayet konusu oldu.
Bazı hizmet unsurlarında denetim koşulları olmayan birçok çalışma 3.5 yılda heba olmuş durumda.. Buradaki zararların telafisi ne olacak?
Bekleyip, göreceğiz!
Hangi belediye olursa olsun, her kim vatandaşlarımızın parasını çarçur etmeye kalkıp, kendi menfaatlerini düşünüyorsa..
‘Yuh’ olsun diyorum.

SORABİLİRDİNİZ!
İskenderun Belediyesi, Atatürk Anıtı’na girişteki ön cephede, ay-yıldız figürü konuşlandırdı.
Ay-yıldıza canım kurban!
Aynı bağlamda, bayrağımızın rengine can veren, vatanımızı düşmanlardan kurtaran, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün bize emanet ettiği her değer için de canım feda olsun!
Cumhuriyetimizin kuruluş yıldönümünü kutlayacağımız şu günlerde Atatürk Anıtı’nı ön cepheden görünmez kılmak, bana yanlış bir fikir gibi geldi.
Keşke İskenderun Halkı’na, en azından meclis üyelerine sorsaydınız. İnsanlarımız bu anlamlı çalışmaya dahil etseydiniz de, daha farklı fikirler ortaya çıkabilirdi..
Koca sahil kordonunda ay yıldız figürünü konuşlandıracak çok sayıda yer vardı.
Örneğin, Atatürk Anıtı’nın sağına veya soluna yapsaydınız ‘ışıklandırılmış’ şekliyle gayet şık dururdu. İki maneviyat simgemiz birbirini tamamlardı.
Mesela, Fener Caddesi’nin sahile bakan o büyük göbeğe yapsaydınız, göğsümüz kabarırdı.
Pardon! Oralarda iskele ve caminin önü kapanırdı, değil mi?
Ee, en kolay yolu bulmuşlar o zaman..
Ne diyebilirim ki bu saatten sonra. Olana çare yok!
Ama şöyle bir sorun var;
Vatandaşlarımız oradaki ana temayı fotoğraf karesine sığdırmak için bulvarın önünden geçen araçların ortasında mı duracak?
Ayrıca, karşıdan yıldızı görmek mümkün değil!
Araçların geçiş güzergahı da yıldıza engel, iyi mi?