İSKENDERUN’DA YER GÖSTEREBİLECEK MİSİNİZ?!


Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş gittiği her ilçede ‘teşvik’ meselesini anlatıyor.
Diyor ki; “Belediyelerimizin gücü artıyor ancak gelirimiz azalıyor.”
Oysa HBB’nin bütçesi 1 milyar liraya ulaştı.. Diyor ki; “Son 1 yılda 7 fabrikamız Osmaniye’ye taşındı. Neden Hatay’a fabrika kurulmuyor?
Çünkü biz 4’üncü teşvik bölgesindeyiz.”
Oysa bu fabrikalar kurulduğunda Osmaniye’ye 5. Bölge teşviği verilmemişti. Bu fabrikalar, İskenderun dağ ile deniz arasında sıkıştı, yer bulamadıkları için Osmaniye’ye tesislerini kurdular.. Anlayacağınız, iş dünyası için fabrika kurmak, öyle sanıldığı gibi ‘teşvik’ ve rahatlıktan kaynaklanmıyor.
Lütfü Başkan, “Hatay’da fabrika kurulmuyor” diyor ya..
Nardüzü’nde filtre fabrikaları hangi zaman aralığında kuruldu?Hatay 4. Bölgede olmasına rağmen, Dörtyol/Payas civarında neden üst üste işletmeler konuşlandı? Burada işçi çalıştırılmıyor mu?
Tosyalı Holding, Hatay 4. Bölgede olmasına rağmen, İskenderun 2. Organize Sanayi Bölgesi’nde ülkemizde ilk defa üretilecek olan “vakumlu özel kalite çelik” yatırımına başlayacağını duyurmadı mı?
Geçelim.. Hassa’da on binlerce dönüm arazi ne diye OSB’ye dönüştü?
Kırıkhan ovasında OSB çalışmaları ne diye yapılıyor?
Ben söyleyeyim;
Çünkü, Organize Sanayi bölgelerinde her yatırımcı kurmayı planladığı tesis için 5. Bölge teşvik desteği görebilecek de ondan.. Kaldı ki demir çelik sektörü öyle sanıldığı gibi katmerli ‘teşvik’ de görmüyor, bilesiniz..
Üstüne dışarıdan ithal gelen TSE’siz ürünlere gümrük vergisi düşürüldü diye, zor bir süreçten geçiyor. Bunu neden konuşmuyorsunuz?
O halde Lütfü Başkan’ın verdiği örnek yanlış olmuyor mu?
Çünkü, İskenderun’da öyle Allah vergisi binlerce dönümlük ‘kemiksiz’ arazi yok..Buna rağmen, iş dünyası ‘kılı kırk yaran’ uygulamalarla üretim yapmaya çalışıyor.Bu öyle kolay bir iş de değil!
Fabrika kurmakla cebe milyarlar tutarında paralar girmiyor..
Öyle olsaydı, birçok tesis sıkıntı yaşamazdı.
Koca bir tesis yönetmek, rekabete katlanmak, risklerle boğuşmak, iş güvencesi oluşturmak, kolay mı sanıyorsunuz?
Bunun sonrası budur, piyasada tutunmak zorundasınız!
İskenderun’a OSB alanı bünyesinde yeni araziler kazandırılsa, zaten yeni yatırımlar peş peşe gelir.. Ama yok!
O yüzden ‘yatırım’ ivmesi, Hassa ve Kırıkhan’a yöneldi.Burada eğer illa ki ‘kampanya’ diye direteceksek, Amanos Tüneli’nin başlaması için imza toplayalım, güç birliği oluşturalım.. İhtiyacımız olan kudret, dağın öteki yüzündeki yeni yatırım arazilerini denizle buluşturmaktan geçiyor.. Osmaniye bunu başarıyor!Çünkü, orada fikir ayrılığı, siyasi anlaşmazlıklar yok.. Herkes tek yumruk olmuş, ‘üretime’ odaklanıyor..Biz başaramıyorsak, günahı kime?

HANİ PLAJ OLACAKTI?
Sanırım Belediye Başkanı Seyfi Dingil’in ilk senesiydi. O vakit bir proje çizdirdi.
Eski Nato İskelesi taşındıktan sonra, hemen yanı başındaki koyda oluşan kumsalda bir sosyal tesis konuşlandırmak istedi. Projeyi ben de gördüm, olağanüstüydü!
Ayrıca, yamaçtaki 800 dönüm yeri İskenderun Belediyesi bünyesine kazandırmak için ilgili bakanlıkla görüşme halindeydi.
Aradan 2.5 sene geçti, ne yamaçta bir çalışma ne de Denizciler halkının faydalanabileceği bir plajı görebildik. İnsanlar kendi imkanlarıyla oraya bir şeyler götürüp piknik yapıyor, denizde yüzüyor.. Fazlası yok!
Oysa, balık tutkunlarının yeri haline gelmişti iskele..
Hırsızlık olayları nedeniyle orası da kullanıma kapandı. Araç park edecek yer bile yok..
Arada bir boşluk bulsanız, hırsızlar zaten geçit vermiyor.
Anlayacağınız orası iskele ve yanı başındaki kumsal Allah’a emanet!
Bir ara “Hatay Büyükşehir Belediyesi, Arsuz’da yaptığı sosyal tesislerin benzerini neden İskenderun’a yapmıyor?” diye sorduğumda.. HBB yetkilileri “İskenderun Belediyesi bize yer göstersin, yapalım” demişlerdi. İşte size fırsat!
İskenderun Belediyesi, o iskelenin yanındaki kumsalla alakalı bir girişim başlatsın, HBB ise devamını getirsin, olmaz mı?
Böylece, orası bir şekilde kontrol altında kalır, hırsızlık da önlenir.
Var mısınız?

KOKUNUN ‘KURBAN’I OLMAYALIM
Kurban Bayramı yaklaşıyor.. Kurban kesimi için mezbahaneler, koyun satış merkezleri yoğun çalışacak. Ancak bir sorunumuz var ki, her sene yaşıyoruz.
On binlerce hayvansal atık ne oluyor?
Bunlar Envitec tarafından gelişgüzel açığa dökülüyor mu, bilmiyorum.
Ancak önümüzde daha iki hafta var.
Envitec, çöp fabrikasında çukurlar açarak, bu hayvansal atıkların üzerini kapatmak zorunda.
Yoksa, bu sıcaklarda o koku birçok mahalleyi epeyce bir etkileyecek.
Üstelik bunun etkisi haftalarca, belki aylarca sürecek.
O yüzden şimdiden hatırlatıyorum..
Vakit varken, Envitec’in bu konuda tedbir alacağını düşünüyorum.