GAZETECİ!


Gazeteci dediğin kim ki?
Kamu hizmeti yapar, memleketin sorunlarını duyurur..
Eleştirir yaranamaz, över tefeye tutulur..
Geçimi aboneliktir. Onu da başaramaz!
AKAD yer istediğinde destek verir..
Cemevi yer istediğinde ‘olsun’ diye mücadele eder..
Güney Eğitim Vakfı yer istediğinde ‘gençlerimizin eğitim yuvası olsun’ diye çırpınır..
Bunlar gerekli ve savunduğumuz hizmetler..
Peki bu saydığım kurumlar STK ise, İskenderun Gazeteciler Cemiyeti (İGC) değil mi?
İGC bir yer istediğinde neden ‘rant’ oluyor?
Yoksa birileri o cemiyette yer bulamıyor diye mi?
İGC bir yer talep ettiğinde, parasız mı istiyor?
Cemiyette üye olan herkesin ‘katkı payı’ ödeyeceği bir öneri neden rant ile ilişkilendiriliyor?
Söz konusu gazeteci olunca, neden ‘işçisin işçi kal’ şarkısı söyleniyor?
İzmir, Adana, Bursa ve daha birçok şehirde gazeteci derneklerinin yer talebi makul karşılanıyor da, İskenderun’daki çapsız mı?
Burada bir şey istemek için illa ki ‘bağımlı’ mı olmak gerek?
İGC, sadece konut için değil, sosyal tesis için de yer istedi..
Neden gocunuyorsunuz?
İskenderun Gazeteciler Cemiyeti’nin kendine ait bir sosyal tesis işletmesi suç mudur?
Bugüne kadar hangi STK, iş dünyasından, belediyelerden bir proje karşılığında bağış istemedi? İGC bundan böyle ayakları üstünde durmaya çalışmak istemesi, neden garip karşılanıyor? Bir cemiyetin kendi ürettiği hizmetle bundan böyle bir bütçe oluşturmak istemesi, ‘kurumsallaşma’ çabası zorunuza mı gidiyor?
Bu ne zamandan beri eleştirilmesi gereken bir konu oldu.
Hem bir yıldır böyle bir talep varken, cemiyete üye olan hangi gazeteci belediyeleri eleştirmedi?
Sineği, hizmetteki noksanlıklar, içmesuyu arıtmasıdır, şunu bunu yazan, nereye ‘bağımlı’ olmuş, anlamadım..
Memlekete yeni yatırımlar gelsin diye çırpınan meslektaşlarımız yok mu?
Ne yani, birileri iki laf söyledi diye, onun dışındakiler iş bilmez mi oldu?
Her gazeteci, burada eğrisiyle doğrusuyla bir şeyler üretmeye çalışıyor..
Kazandığı para ortada.. Ayın sonunu zor getiriyor..
Ekstra kazananların ikinci, hatta üçüncü bir işi var, doğrudur..
Ne yapsın? Eve ekmek götürmesin mi? Çocuklarının geleceğini düşünmesin mi?
26 yıldır aynı işi, severek yapıyorum..
Onlarca kez mahkeme yüzü gördüm.
Bir kez olsun, bir kuruma, bir iş adamına “bana para vereceksin, yoksa..” diyerek, aba altından sopa göstermedim.
Dediğim gün, bunca yıllık emeğim haram olsun bana!
Bu şekilde işini yapmaya çalışan onlarca meslektaşım var. Onlara da kefilim..
Şimdi İGC yönetimindeyim diye.. Sahtekar mı oldum?
Ya da İGC, meslektaşlarının geleceği için bir adım attı diye, ‘ahlaksız’ bir teklif mi yapmış oldu?
Biz şunu bilir, saygı gösteririz;
Bu iş zorla olmaz!
Hukuka, yasalara uygun bir şey istedik. Üstelik arkadaşlarımızın bankalardan alacağı krediyle işi yüklenmeye çalışıyoruz, yani parasız da değil!
Şimdiden meclis üyelerine ayar çekenler, Antakya’dan müdahil olup öfkesini kusanlar, ne diye rahatsız oldu dersiniz? Onlar bir arpa boyu ilerleyemez iken, buradaki ‘kaynaşmayı’, birlik ve beraberliği gördüler belki.. Sanırım bu yüzden afra tafra yapıyorlar..
Bilmiyor ki;
Bizim cebimiz değil, gönlümüz zengin..
Varsın konuşsunlar, biz işimize bakarız..
Müsterih olun..
Böyleleri İGC’de yer bulamaz..
Bu dün de böyleydi, yarın da böyle olacak!