YENİ TÜRKİYE’DE BUNLAR OLACAK MI?


Referandum seçimleri yüzünden gerildik, yorulduk.
Görünen o ki, tepkilerin de dineceği yok.
Her gün yeni bir gündemle boğuşuyoruz, sürekli patinaj çekiyoruz.
Oysa yeni şeyler söylemenin vakti gelmedi mi?
Bir uzlaşma mutabakatı olmayacak mı?
Mesela, ‘Yeni Türkiye’ vurgusunun altını doldurabilecek miyiz?
Biliyorsunuz ki;
Sanayide, turizmde, bilhassa eğitimde ve bilim alanında almamız gereken yol çok uzun.. Seçimin ardından asıl sorgulanması gereken en önemli unsur, bürokrasinin hantallığı..
Söz konusu seçim olunca her kulvarda koşturanlar, nedense iş icraata gelince birçoğu ortalıkta görünmüyor.
Zaten birçok atamaya bakınca, sorun açıkça görülüyor.
İşin uzmanı olmayanı, önemli bir göreve getirirseniz, her alanda başarısızlıklar gün yüzüne çıkıyor.
İş dünyası gibi birçok çevre, durduk yerde ‘Bürokrasiden’ rahatsızız demiyor!
Çünkü hantallar..
Çünkü işin ehli değiller..
Çünkü günü bitirme derdindeler..
Çalışanın, üretenin de şevkini kırıyorlar..
Çünkü kanunları, yönetmelikleri bile okumaktan aciz görevliler var.
Yeni Türkiye derken; bu kurumlardaki hantallığı ne yapacağız?
Sırf partili, şudur, budur, falanca cemaatten diye kapılarını açtığımız kurumların durumu ne olacak?
Yeni Türkiye, ‘çalışanın, üretenin’ yanında mı olacak, yoksa ‘hantal’ bir yapıya seyirci mi kalacak?
Düşünsenize;
Birçok kurumda, yazışmaların yanıtları bile en az 6 ayı buluyor.
En çok da ‘hayır’ demeyi mağrifet sayıyorlar..
Böyle bir sistemle geleceği inşa etmek mümkün mü?
***
İskenderun’a gelince;
Dün Turzim Haftası etkinlikleri kutlandı.
Turizm’de istediğimiz seviyede olduğumuz söylenebilir mi?
Halen dışarıda, Hatay’ın savaş bölgesi olduğu algısı hakim.
Her sektör sıkıntılı, sancılı..
Vaat çok, sonuç yok!
Futbolda profesyonel takımımız kalmadı, yok oluşlarını seyrettik.
Basketbolda okullarımızın başarısı var, ama yeterince destek göremiyorlar..
Yüzmede birçok başarımız var..
Ne yazık ki, Kapalı Yüzme Havuzu’nda kömür olmadığı için havuz çalışmıyor..
Yanlış duymadınız..
Memlekette bu kadar bedava kömür dağıtılırken, yüzme havuzunun ‘kömür’ yüzünden kapalı kalmasına ne diyeceğiz?
Örnek çok;
Namık Kemal Ortaokulu Kız Basketbol Takımı, Gaziantep’te rakiplerini devirdi, şampiyon oldu.. Bölge müsabakaları için Konya’ya gittiler, ama Gençlik Spor Müdürlüğü ödenek sağlayamadı, neden?
Yine aynı okulda satrançta Hatay birincisi bir öğrencimiz, bölge müsabakalarına gidecek, bu spor dalı için ‘ödenek’leri yokmuş, iyi mi?
Böyle mi sporda başarı elde edeceğiz?
Referanduma, şuraya, buraya dökülen paranın hesabı yok. Fakat söz konusu çocuklarımız olunca, neden ödenekler daralıyor?
Yeni Türkiye’de bunlar olacak mı?
Milli Eğitim’i sormayın gitsin..
Türkiye tarihinde, son 10 yılda Milli Eğitimde olduğu kadar müfredat değişmedi.
Sadece müfredat da değil, bakanlar da sürekli değişti..
Yeni sistem, yeni uygulamalar dediler.. Ama kafalar hiç değişmedi..
İskenderun’da kaç tane İmam Hatip Lisesi/Ortaokulu var, aynı oranda kaç tane Bilim ve Teknolojiye dayalı okul var? Karşılaşmasını kim yapmak ister?
En son, Denizciler’de bir okulumuz daha İmam Hatip’e dönüşmedi mi?
Artık birşeyleri açıkça konuşmamızın zamanı gelmedi mi?
Ben, ailemle birlikte 1984 yılında Almanya’dan, İskenderun’a kesin dönüş yaptığımda, her Devlet okulunda yüzme havuzu, kütüphane, sanat atölyesi, laboratuvar ve çim futbol sahası vardı.
Yıl 2017.. Hangi Devlet okulunda bunların tamamı mevcut?
Okulların çevresinde yüzme havuzu, çimden futbol sahası görebiliyor musunuz?
Laboratuvarların fiziki koşullarını konuşan var mı?
Burada ‘Okul Aile Birliği’ yapısı olmasa, okulların masrafları ne olacaktı?
İskenderun’da IQ’su yüksek çocukların eğitim gördüğü Bilim Sanat Merkezi’nde bile modern bir laboratuvar için 500 bin lira kaynak arandığını bizzat İTSO Başkanı Levent Yılmaz duyurmuştu.
Bilim alanında çocuklarımızı ne kadar eğitebiliyoruz?
Yıl içinde gerçekleşen sınavlardaki başarı oranımız nedir?
Bir öğrencimiz üniversiteyi kazansa bile, işsizliğin önüne geçebilecek miyiz?
Milli Eğitim Bakanlığı 3 ay önce Etüd için ‘olur’ veriyor, bir eğitimci çıkıyor 500 bin lira yatırım yapıyor, sonra ‘yok’ diyorsunuz..
Bu mudur çağdaş eğitim seviyemiz?
Her mahallede neredeyse bir kolej var, peki hangi sistem çocuklarımızın, gençlerimizin ‘gelecek’ kaygısını azaltabiliyor?
Özetle, sorulacak çok soru var.
Peki karşılığında ‘çözüm’ olarak nerede duruyoruz, neler kazandırabiliyoruz?
Bence ‘Yeni Türkiye’de yürümemiz gereken yol budur!