YENİ SANAL HASTALIK FOMO!


İskenderun Teknik Üniversitesi Konservatuar Bölümü Öğretim Görevlisi Recep Ekinci’nin yürüttüğü Sosyal Sorumluluk projesi kapsamında bölüm öğrencilerinden Akın Tufioğlu tarafından hazırlanan “Yeni sanal hastalık FOMO” sunumu ilgi gördü.
Sunumda, “FOMO, yani gelişmeleri kaçırma korkusunun en çok Z (yeni nesil) kuşağını ve erkekleri etkilediğini söyleyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan: FOMO, sanal uyuşturucu. FOMO da uyuşturucu gibi kişinin bilinç kontrolünü bozuyor” denildi.
İşte o etkili çalışmanın detayları;
“Sosyal medya ile birlikte her gün hayatımıza yeni bir kavram giriyor. Bu seferki ise tam da sosyal medya bağımlılığını, daha doğrusu ‘gelişmeleri kaçırma korkusu’nu temsil eden bir kelime: FOMO! Peki, uykusuz kalmamıza, sürekli olarak hesaplarımızı kontrol etmemize neden olan FOMO hastalığı; son günlerde çok konuşulan ve uykularımızı kaçıran FOMO (Fear of Missing Out) yani ‘gelişmeleri kaçırma korkusu’ nedir? FOMO, gündemi kaçırma korkusudur. Özellikle ‘nomofobi’ olarak bilinen, bağımlılık derecesinde telefon kullanma durumudur. Bu durum insanın kontrol duygusuyla ilgili bir korku. Her insanda bir kontrol duygusu vardır. Nasıl fiziksel bütünlüğün kontrolü kaybolunca vücutta ağrı oluşuyorsa, psikolojik bütünlük de bozulunca korku oluşuyor.

ONAYLANMAMIŞ HİSSETTİRİYOR
Sürekli olarak insanların sanal ortamda ne yaptığını merak etmek bir tür bağımlılıkdır.Toplumda, sanal âlemde daha fazla yer edinebilmek gibi bir kültür oluştu. “Sanal ortamda yer alamadığım zaman kötü hissediyorum” diyenler, Twitter’da yazdıkları retweet yapılmayanlar veya Facebook’da, İnstagram’da yeterince beğeni almayanlar kendilerini kötü hissediyorlar. Çünkü kendilerini onaylanmamış ve kabullenilmemiş hissediyorlar.

FOMO TEDAVİ GEREKTİRİR
Sosyal medyada fazla zaman geçirilmesiyle oluşan bu durum sonucunda kişi, bırakmayı ve durdurmayı deniyor ama başarılı olamıyor. Sosyal medya başında geçirilen zaman miktarı gittikçe artıyor. Bununla birlikte haz tatminleri azalıyor. Beyindeki ödül-ceza sistemi bozuluyor. Sanal ortamda bulunmaktan zevk alıyor bu kişiler. Bunu beyindeki ödül-ceza sistemine kaydediyorlar ve bu olmadığı zaman sanki temel ihtiyaçlarını almamış gibi hissedip huzursuz oluyorlar. Temel ihtiyaçlarını kaybettikleri zaman da korku oluşuyor. Yani bunu ‘sanal uyuşturucu’ olarak tanımlayabiliriz. Nasıl ki uyuşturucu kişinin muhakeme yeteneğini kaybetmesine neden oluyorsa, FOMO da kişinin bilinç kontrolünü bozuyor.
Özellikle hiperaktif ve dürtü kontrolü zayıf kişiler risk grubunu oluşturuyorlar. Bu kişilerin tedavisinde ‘Dur, düşün, hareket et’ paradigmasını kullanıyoruz. Yani kişi durup ‘Bunu yapmam gerekli mi?’ diye düşünüp en uygun cevabın ne olduğunu bulduktan sonra harekete geçmeli. ‘Gerekli mi?’ ve ‘Uygun mu?’ sorularının cevaplarını vererek tepki vermelerini sağlıyoruz.

FOMO, Z KULAĞINDA (YENİ NESİLDE) SIK GÖRÜLÜR
FOMO, Z kuşağında daha sık görülüyor. Z kuşağı; her şeyi kolay elde etmek istiyor. Özgürlüğe tutkulu olan, hayatın zorluklarını çekmemiş, her şeyi kolay elde etmiş bir kuşak. Sanal âlemi zevk olarak, ilgi alanı olarak seçiyorlar. Ayrıca erkeklerde de bu duruma sık rastlanıyor. Mesleği gereği bilgisayarla vakit geçirmek zorunda olanlar, bilgi işlemciler ve yazılımcılarda daha sık görülüyor. Tatilde bile dinlenmiyoruz; sürekli telefonla takipteyiz. Bu bizi ruhsal olarak yıpratıyor. Şu an sosyal medya bağımlılığı şeklinde sosyalleşen insanların 5-10 yıl içinde özel bir hastalığa yakalanma ihtimalleri çok yüksek. Bu nedenle bilgisayarla fazla zaman geçirenler, ileriki zamanlarda psikiyatrik bir sendroma yakalanabilirler.

FOMO’YA YAKALANMAMAK İÇİN NE YAPABİLİRİZ?
Tek ilgi alanları bilgisayar ve sanal ortam olmasın. Kendilerine başka ilgi alanları bulsunlar. Doğa yürüyüşü ve arkadaşlarla vakit geçirme gibi aktivitelere katılmak gerekiyor. Yani bilgisayar başından kalkmak lazım.

FOMO HASTALIĞINDA ORTAK ÖZELLİKLER
Gece yatmadan önce bütün sosyal medyalara bakıp yatarlar. Sabah kalkınca ilk iş olarak tekrar sosyal medya bakarlar. Sosyal medya da sürekli yazı yazarlar, yorum yaparlar, konum bildirirler, fotoğraf bilgi paylaşırlar. Diğerlerinden daha fala beğeni alma isteği, diğer kişilerin ne zaman ve ne yaptığı nereye gittiklerini, kimlerle ne görüştükleri hakkında fazla meraklılar. Telefonsuz kalma korkusu, telefon bataryasının bitme korkusu, kapsam alanı dışında kalma korkusu, nomofobi korkuları vardır. En önemlisi (belirgin olanı) ise; yanlarında sürekli powerbank taşımaları veya şarj cihazı taşımalarıdır.