Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Ahmet Yener, Hatay’daki seçmen sayısıyla ilgili “350 bin civarında seçmenin oy kullanacağı tahmin ediliyor. Ancak şu an için net bir sayı söylemek yanlış olur” dedi.
Oysa depremden önce Hatay’da seçmen sayısı 1 milyon 62 bin civarındaydı..
Depremde yitirdiğimiz 20 bin can var..
Bu seçimler, deprem şehitlerinin acısını dindirmiyor..
Yüreğimiz yaralı..
Ailesinin bir ferdini, yakınlarını kaybedenleri anlıyorum, acılarını da paylaşıyorum. Şehir dışına çıkan ya da burada yaralarını sarmaya çalışan bu ailelerin önceliği seçim olmayabilir..
Gittiği yerde oy kullanır, kullanmaz.. Gelmek ister -belki de buradadır- bu vazifeyi ifa etmek ister..
Her koşulda nasıl davranmak istiyorsa, her türlü tercihine saygı duyarım!
Peki ya onların dışında olanlar!
Yeni bir düzen kuranlar..
Kim bilir, belki de umursamayanlar..
Soru şu;
– Bu yaralı şehre dokunuşunuz nasıl olacak?
Önümüzde 10 gün var..
AFAD, şehir dışında olan seçmenin oy kullanması için tek yönlü geliş ücretlerini karşılayacak. Bu arada siyasi partiler de bu masrafı karşılamak için seçmene çağrıda bulunuyor.
Muhtemelen bu seferler otobüs ile olacak!
Hatay Havaalanının da uçuşlara kapalı olması tepkilere yol açıyor.
Bazı çevreler bu kapanmada kasıt arıyor!
Vardır, yoktur!
Kalan 10 gün içerisinde gerekli eksiklikler giderilir mi? Bilinmez!
Ama şunu çok iyi biliyorum;
700 bin seçmen az bir sayı değil!
Eğer bu seçimlere hayati bir değer katıyorsanız, dönülmez ufkun baharı olarak görüyorsanız..
Ne havaalanını tanımanız gerekiyor ne de dönüş bileti sağlayacak kurumları..
Gelmek isteyene her yol Hatay’a çıkar!
YAMANMAYI BIRAKIN!
Depremde vatandaşlarımız olumsuz etkilendi.
Az hasarlı konutlara giren var, giremeyen de..
Korkusu olanı anlarım..
İşi ve parası olmayan, çalışamayan, varını, yoğunu kaybedenlerin başımızın üzerinde yeri var!
Devlet, bu insanlarımıza dünyayı verse hakkıdır!
Ama depremde ağır vurgun yemiş, yardım talep ederken bile geride duran bu insanlarımızın hakkını yemeye çalışan.. Durumu iyi olan çevreler var..
Mesela, su kuyruğuna altındaki Audi marka arabasıyla giden..
Durumum yok deyip, erzakları stoklayan Passat’çılar!
Depremde arsa toplayan ama halen çadırda kalıp, bazı haklardan faydalanmaya çalışan fırsatçılar..
Doyumsuzlar, stokçular..
Kaldığı çadırı göstermelik temsil edenler..
Evde kalıp, sahte kira kontratı gösterip barınma desteğinden haksız faydalanmaya çalışanlar..
Rızkını, çocuğunun hakkını ikamet ettiği eve harcayıp da, depremde terk etmek zorunda kalan ailelerin konutuna göz dikip, kasasını, dolabını, penceresini patlatanlar..
Sizlerin aslında yatacak yeriniz yok!
Onlar kendilerini biliyor..
Sizlere sesleniyorum;
Gerçek depremzedelerin üzerinde yük olmayı bırakın..
Haklarını çalmayın!
Az insan olun..
Yetkili kurumları da bu konuyu araştırmaya ve denetlemeye davet ediyorum..
Yılmaz AKPINAR