İskenderun’da, eski SSK ve Devlet Hastanesi olmak üzere iki hastanesi var.
Özelleri saymıyorum bile..
Şimdi kalkmış yeni hastane için kolları sıvıyoruz!
Yapmayın demiyoruz, ama adilce davranalım istiyoruz.
Niye? Çünkü Arsuz’da hastane yok!
Allah korusun; kaza olsa..
Adamın biri kalp krizi geçirse..
Kadın doğum yapacak olsa..
Hastaya ameliyat gerekirse..
Arsuz merkezden 30 km. doğruca İskenderun’a kanatlanmanız gerekiyor!
Konacık, Işıklı, Tatarlı ve Kale’den buraya gelecekler ise Allah’a emanet!
İki dakikanın bile önemli olduğu bir zaman diliminde, yarım saat ila bir saat arasında yaşamın kıyısından dönüş mümkün müdür?
Hangi nefes bu kadar uzaklığa tahammül edebilir?
Dörtyol’da hastane var, Payas’ta yok!
Reyhanlı’da yeni devlet hastanesi bitti, ama sıra Belen’e gelince ‘sabredin’ diyorlar!
Nasıl olacak bu?
Saçımız, sakalımız ağardı, beklemekten!
Antakya’da Kurtuluş Caddesi Yayalaştırma Projesi için Hatay Büyükşehir Belediyesi 100 milyon lira borçlanıp, tarihi caddeyi turizme kazandırmak için çabalıyor..
Expo 2021 için Antakya ve İskenderun’da yüzlerce dönüm yeri yapılandırmaya çalışıyor..
Sağlık Bakanlığı; Arsuz’da, Belen’de ve Payas’ta hastane yapamıyor..
Büyükşehir parayı bulabiliyor da, bizim vekillerimiz isteyince mi para yok?
Bu mudur sağlıkta reform?
Bu mudur hakkaniyet?
Kusuruma bakmayın ama;
Arsuz CHP Gençlik Kolları’nın yol üzerinde astığı “İlçemizde bir hastane bulunmadığından, lütfen herhangi bir sağlık sorunu yaşamamaya özen gösterin” şeklindeki pankart akıllıcadır..
İhtiyaca odaklanmadır!
Yerinde tepkidir!
‘Herşeyin başı sağlıktır’ vurgusudur!
Ve yürekten destekliyorum.
DÜZEN İYİDİR, AMA..
İskenderun Belediyesi, esnafın kaldırımları gelişigüzel işgaline müdahale etmek için uyarı yapıyor. Zabıtalar bu konuda tavizsiz yaklaşıyor.
Doğal olarak birçok esnaf tepki gösteriyor.
Ekonomik krizin yaşandığı bir dönemde, birçok esnaf kepenk kapatırken.. Elbette biraz esnek olunması gerektiğini düşünüyorum.
Esnaf, ürününü satmak için kaldırım üzerinde teşhire yöneliyor, anlıyorum..
Dışarıda masa açan ise, elektrikten tasarruf etmek için alternatiflere yöneliyor.
Evde bir klima çalıştırsanız, sabah akşam kullansanız.. Ayda 700 liranın üzerinde geliyor.. Bir işletmede bu rakam, 2-3 bin lirayı buluyor..
Üzerine bir de kira, çalıştırdığınız elemanlar, vergisi, şusu busu derken.. Ay sonu defterler borçla kapanıyor.
O yüzden diyorum ki;
Ceza kesmek, baskı kurmak çözüm değil!
Ancak esnaf da kendisine gösterilen iyi niyeti de su istimal etmemesi gerekiyor.
Tamam esnaf kazansın, kazanmalı da..
Ancak yayanın da o kaldırımlarda rahatça yürümeye hakkı var.
Beş masa, 10 masaya dönüşünce.. Yaya haklı olarak tepki gösteriyor!
Şikayetler yükseliyor.
Zaten düzenlemeler de bunun için var.
Bu işin ortası şudur;
Bir; belediye düzenleme yaparken, esnafı gözetecek..
İki; esnaf da rutinlerin üzerine çıkıp olayı sulandırmayacak..
Esnaf da bizim, yaya da..!