Düşünsenize;
Arsuz’un Arpaçiftlik Mahallesi’nde 2002 yılında 10 dönüm bir bahçe satın alıyorsunuz..
Dört yıl sonra portakal fidanı dikerken bahçenizin altında mozaik olduğunu görüyorsunuz..
Hatay Müze Müdürlüğü devreye giriyor..
Kazı çalışmaları bakanlık izni ve ayrılan ödeneklerle 2007 yılında başlıyor. Ne çıkıyor karşınıza?
Kutsal Havariler Kilisesi!
Çok gizemli bir eser..
Yaklaşık 6. yüzyılda yapılan, 12. yüzyıla kadar hizmet veren Genç
Roma olarak bilinen Bizans Dönemine ait kilise..
İlk mozaiklerin bulunmasıyla kazı çalışmaları duruyor.
Sonra 2015’te yeniden başlıyor.
Gelinen noktada Kutsal Havariler Kilisesi, mozaikler, hayvan figürleri, taş mezarlar, yazıtlar ve kemik kalıntıları bulunuyor.
Üzerinde ‘Adam’ yazan insan figürlü bir mozaik var mesela..
Etrafında iki yılan, hayat ağacı diye bir ağaca sarılmışlar müzik aleti çalıyor, etrafında her çeşit hayvan toplanmış!
Topraktan daha neler çıkıyor neler..
O dönem bugün gibi aynı kaderi yaşıyor..
Deprem oluyor, kilise büyük hasar alıyor..
Sonradan gelen kavimler burada yaşarken yuvarlak mezarları yapmış cenazelerini buraya cenin vaziyetinde gömmüşler.
Sonuç;
En son, dönemin kaymakamı Musa Sarı, kazı çalışmalarını incelerken kültürel miras için altyapı imkanları sağlandıktan sonra açık hava müzesine dönüştürüleceğini açıklıyor.
Aradan 4 yıl geçti..
Unutuldu sanırım!
Bırakın müzeyi, bu kilisenin etrafında başka yerleşim alanı var mı yok mu, onu da bilmiyoruz.
Arsuz’un cazibesini arttırmaya yönelik bu kültürel mirası turizme kazandırabildik mi? Hayır..
Sadece Kutsal Havariler Kilisesi de değil..
Selevkosların incisi, Mısır Kraliçesi Kleopatra’nın Gül diyarı nam-ı diğer altın kumsallar şehri, Strabon’un Kilikya şehirleri arasında en değerli bulduğu şehir, Helenlerin, Romalıların “Rhosus”, “Rhosopolis”, “Arsaous” dedikleri, Ortaçağda Frenklerin Port -Bonel, Mercidabık Savaşı’ndan sonra Osmanlıların salnamelerde “Nahiye-i Arsaouz” adlandırdıkları şehirde öne çıkan ne var?
M.Ö. 300 Arsuz liman kenti kalıntıları, Sütunlu Limanı, ilçedeki kazı çalışmalarında gün yüzüne çıkarılan ikisi Hitit dönemine, biri de Roma dönemine ait olan Steller, Hacıahmetli’deki kaya mezarları, Frank Kalesi, tarihi Paşa Çeşmesi, Meryem Ana Havuzu, Kurtbağı’ndaki Yanan Kayalar, Tarihi Akıncı Burnu Deniz Feneri, Arsuz’a özgü cumbalı ve iç avlulu tarihi evler, Arabın Gölü ile ne kadar turist çekebiliyoruz?
İskenderun’u taşocaklarına, angus kokusuna teslim edenlerin, tarihin zengin izlerini taşıyan Arsuz’un tarihini ve kültürel yapısını, kent kimliğini öne çıkaracak çalışmalar yapmamış olması Arsuz için büyük bir eksiklik değil mi?
Yılmaz AKPINAR