Yağmurlar yağmasa, şehri yıkımlardan ve taş ocaklarından kaynaklanan tozdan, dumandan kurtarmanın başka çaresi yok!
Şehri biz kirletiyoruz, doğa temizliyor..
Nereye kadar?
Ağır hasarlı binaları, iş makinalarıyla yere indiriyoruz. Her yer toz duman..
Bir de taş ocaklarının yaşattığı tehlike var.. Hem dinamitlerin şiddetinden hem de arkasından dalga gibi yayılan toz bulutu, nefesimizi kesiyor.
Bir İskenderun sahilimiz vardı, orası da yıkımdan nasibini aldı, sil baştan yenilenmeyi bekliyor.
Geçtiğimiz haftalarda Türkiye’de hava kirliliği sorunu yaşayan bölgelerin isimleri açıklandı.
Listenin başında İskenderun var!
Durum kötü..
Şehir hastalıktan kırılıyor, hastanelerin acilleri hastalarla dolup taşıyor.
Bu şehir depremi yaşadı, psikolojimiz tarumar oldu.
Artık, insanlar gün yüzü görmek istiyor..
Şöyle gönül rahatlığıyla çarşıya çıkıp, temiz hava solumak istiyor.
İskenderun’da siyasi partilerin belediye başkan adayları, göreve geldiklerinde yapacakları hizmetleri kapsayan listenin en başına “Tozsuz, dumansız İskenderun” vaadini koymaları gerekiyor.
Başlangıç olarak da Yarıkkaya ve çevresi, taş ocaklarından temizlenmeli!
Çok yazdım, yine aynı yerdeyim; Yarıkkaya’da tarihi yapı niteliğindeki evlerin konuşlanacağı, turizme katkı sunacak bir yerleşim alanı inşaa edelim, diyorum.
Safranbolu evleri gibi..
Yeni İskenderun’un inşaa edildiği, TOKİ ile kalıcı deprem konutlarının bulunduğu, Düğünyurdu çevresinde taş ocakları olmaz, olamaz!
Sözleşme tarihi bittiğinde çöp fabrikasını da kaldırın!
Naçizane önerim budur..
Yılmaz AKPINAR
