HER ŞEY ORTADA!

Almadan vermek Allah’a mahsustur!
Tükenmez hazinesi bulunan, bir şey almaya gerek duymadan verebilen tek varlık, Allah’tır!
Ötesi yok!
İnsanlar ise karşılıksız görünen iyiliklerini icra ederken bile bir karşılık beklerler.
Hükümetler de Devlet’i yönetirken, vergi toplar, yatırımların önünü açar, üretime odaklanır. Ki, karşılığında toplanan paralarla insanların sosyal yaşantısına kolaylık sağlasın!
EYT bunlardan biri idi..
Asgari ücretin artması gibi..
Emekli maaşlarının iyileştirilmesini de haklı bir gerekçe olarak görüyorum.
Şimdi peş peşe açıklamalar geliyor..
ÖTV indirimi gelsin..
Şu olsun, bu olsun!
İyi de bunun işveren de karşılığı ne olacak?
Hem üretecek, hem yatırım yapacak, hem de bazı çevrelerce sopa yiyecek!
Yemezler!
Üretmeden tüketmek insana yakışan bir hal olamaz!
Türkiye’nin bu konudaki birinci sorunu; ürettiği malların içinde ithal girdilerin büyük yer tutmasıdır. Üretimde kullanılan ithal girdilerin ağırlığı nedeniyle kur yükseldikçe üretim pahalanıyor ve dolayısıyla enflasyon artıyor.
Bu sorunu çözebilmek için ithal girdi miktarını azaltmak ve o girdileri burada dünya ile rekabet edebilecek biçimde üretmek gereklidir.
Bakıyoruz çevremize;
Bu konuda cari açığı ikame eden firmalara vuran bir çevre var.
Orman arazisini yitiren alanları sanki Trabzon yaylası gibi gösteriyorlar..
Sanki hayatlarında sürekli yolları oradan geçmiş gibi konuşuyorlar..
Bataklık alanlarda yapılmak istenen yatırımların neyi ihtiva ettiğini bilmeden, ‘üretim’ olmasın diye çabalıyorlar..
Sonra da memleketi yönetmek için talip oluyorlar!
Hadi oradan!
İskenderun’a ne verdiniz de ne istiyorsunuz?
Ne kattınız?
CHP’li belediyelerde tarım alanlarının yok olmasına seyirci kalanlar, betonlaşma gibi çevreye, üretime hiçbir katkısı olmayanların ekmeğine yağ sürenler, ‘akıl’ vermeye çalışıyor ya..
Hepsi siyasi adımlar..
Hepsi üretimi baltalamaya dönük çok çirkin hareketler!
Kim olduklarını biliyoruz.
Tuzu kuru olanların mesnetsiz açıklamalarından usandık!
Mesela siz hiç Mimarlar Odası’nın, Arsuz’da tarım alanlarının ırzına geçilirken itiraz ettiğini, mahkemelere koştuğunu gördünüz mü?
Hayır!
Ama cami yeri olunca yargıya gittiler..
Tıpkı, sanayi yatırımlarında orman vasfını yitirmiş alanlarda ‘üretime’ odaklanan bakış açısını bertaraf etmeye çalıştıkları gibi..
Şimdi aynı duruşu bazı muhalif meclis üyeleri de gösteriyor..
Çevre hassasiyeti beslediklerinden değil, yukarıdan talimat aldıkları için bodoslama dalıyorlar!
Niyetleri iyi olsaydı, orada yapılan işe bakar, istişare eder, sebeplerini araştırırlardı.
Ama amaç başka olunca, bu durumdan ’hakkaniyet’ çıkmaz!
Boş boş konuşur, lüzumsuz algı yaratırlar!
Beklentileriniz hayırlı olsun!
Bu kafadan vekil adayı çıkmaz!

AMANOS TÜNELİ..
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 21 Ocak’ta Hatay’a gelecekti. Programda İskenderun ziyareti de vardı.
Sonra iptal oldu..
Öğrendiğim kadarıyla, Amanos Tüneli’nin startını vermek için son rutuşlar yapıldı. İhale süreci ve inşaatına başlanacağı tarih belirlenir belirlenmez.. Bu devasa projenin duyurusunu yapmak üzere Cumhurbaşkanı Erdoğan Hatay’a gelecek..
Erteleme çok uzun sürmeyecek, eli kulağında!

YİNE Mİ ANTAKYA?
Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş’ın ‘BASIN’ ile alakalı durumlarda meslektaşlarımı neden sürekli Antakya’ya çağırdığını, bir kez olsun etkinliğin birini İskenderun’da yapması gerektiğini yazılarıma yansıtmıştım.
Yine bildiğini okumuş..
10 Ocak Basın bayramı gibi özel günümüzü kutlamak için bizleri yine Antakya’ya davet etmiş. Gider miyim? Mümkün değil!
Geçen de gitmedim, yarın yine çağırırsa, gitmeyeceğim!
Sağolsun aynı gün, Çalışan Gazeteciler Günü dolayısı ile İskenderun Belediye Başkanı Fatih Tosyalı her sene olduğu gibi bu yıl da Doğan Restaurant’ta bizleri ağırlamak istiyor.. Kaymakam Murat Sefa Demiryürek’in de eşlik edeceği geceye memnuniyetle katılacağım..
Biz bize yeteriz!

NEDİR BU?
Bunlar aynı takımın oyuncuları..
Bunlar aynı kampın neferleri..
Bunlar aynı yolun yolcuları!
Öfkeleri bile aynı.
Nefretleri bile ortak.
Bazıları abone alamaz diye yazar.. Bazıları talimatla yazar..
Bazıları doğruyu bildiği halde, yanlışı yazar..
Bazıları söz hakkına saygı göstermeden, sormadan yazar..
Ama bu memlekete iki kuruş hayrı olmayan birileri, ceplerine iki kuruş iliştirsin, ‘Asrın adayı’ olur!
Kimsenin tanımadığı birinden “Halkın teveccüh gösterdiği” diye başlarlar, “Önünü kesemezsiniz” diye bitirirler..
Yetmez..
Başkalarından duyduklarını gerçek gibi yazarlar..
Empati yoksunu olurlar..
Karşıdakinin de insan olduğunu unuturlar..
“4. Kuvvet” ayağına caka satarlar!
Faydasız insanlarla beslenirler!
Cocuk bile yapmaz bunların yaptığını..
Nezaketten de vazgeçtik..
Ama bu nedir Allahaşkına?