Ahmet Dolgun, Hatay Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi başkanıydı.. Şak diye Makine İkmal Dairesi Başkanlığına atanıyor.
Bunu da kendi deyimiyle, “VTR Sahibi Necdet Sahil’den” öğreniyor.
Atanabilir, saygı duyarım..
Devlette süreklilik esastır!
Ama bir daire başkanı çıkıp, “İki defa işini hukuka aykırı yapmaya çalışırken durdurduğum ve Belediye üst yönetiminden izin aldıklarını söyleyerek korsanca ve defalarca aynı girişimine dur dediğim ATYA enerji firması, görev değişikliğinden yaklaşık 14 saat sonra yine ‘korsanca’ ve vermelerini istediğim taahhütnameyi vermeyerek ve de yeni atanan Daire başkanın bilgisi olmadan yine üst yönetimden izin aldıklarını söyleyerek Gökçegöz çöp depolama sahasında işe koyulmuşlar. Umarım sayın başakınım gönderdiğim taahhütnameyi imzalatmıştır… Zira yaklaşık iki aydır sayın başkanımla sorunu görüşmek için talebime cevap bekliyordum” iddiasında bulunabiliyorsa..
Bundan ne çıkarmalıyız?
Bu açıklamada;
Çevre sorunu var..
Kayırma var..
Bir daire başkanının, büyükşehir belediye başkanı ile bu konuyu iki aydır görüşememe durumu var.
Başkan dışında bir ‘üst yönetim’ tavrı var..
Var oğlu var!
Üstelik;
Bu taahhütname hakkında Ahmet Dolgun kararlılık gösterdiği bir dönemde Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi başkanlığından, Makine İkmal Dairesi Başkanlığına atanıyor.
2017 yılında yine benzer görev değişikliği yaşayan Ahmet Dolgun için “Bilgi, birikim ve Devlet tecrübesi taşıyor” diyenlerin neden fikri değişti?
Bir enerji şirketinin çıkarları, bir taahhütnameden daha mı önemli?
Taahhütnamede ne diyor?
Şirket, ÇED süreci devam eden sahada sızıntı suyu dahil tüm olumsuzluklardan sorumlu olur..
Söz konusu alanlarda geçmişte Çevre ve Şehircilik Müdürlüğünce kesilen cezalar, bu imzadan sonra 15 günde ödenir..
İş ve eylemlerden kaynaklanan mevzuata her türlü aykırılıktan para cezası ve adli cezalardan sorumlu tutulur..
Doğrusu da bu değil mi?
Ne yani.. Her kurulan tesisin, çevreyi veya yer altı sularını kirletmesine göz mü yumacağız?
Ben bu taahhütnameden kaçınanlarda bu sorumsuzluğu görüyorum.
Demek oluyor ki;
‘Haklı gerekçeleri’ görmezden gelenlerin cezalandırma yöntemi çok farklı..
Sorumsuzların değil de.. Sırf bu konuda gereğinin yapılmasını isteyen bir daire başkanı görev değişikliği ile cezalandırılıyorsa, ‘hoppala’ derim.
Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu!
O halde bırakalım da, memleketin her yanına ’taahhütnamesiz’ girişimlerde bulunalım..
Herkes, dilediği yere çöksün. İşini görsün!
Bu mudur HBB’nin çevre hassasiyeti?!
Anlıyorum ki;
Bazı insanlar, kendilerinden daha iyi düşünenleri sevmezler!
Ahmet Dolgun’a yapılan haksızlık budur!
HBB Başkanı Lütfü Savaş bu yanlıştan derhal dönmeli!
Yılmaz AKPINAR – 28 Haziran 2021 Pazartesi