Gazete Güney

BİR 100 MİLYON LİRA DAHA!

?

Hatay Büyükşehir Belediyesi(HBB) geçtiğimiz ay 70 milyon lira borçlandı. Yanılmıyorsam, hem asfalt hem de buna benzer birçok hizmetin karşılığı olarak bu talebi önerdi, meclis üyeleri de onay verdi.
Şimdi HBB’nin yine olağanüstü toplanıp, bir 100 milyon lira daha borçlanmak istediğini işittim.
Öğrendiğim kadarıyla Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı’nın meclis üyeleri ‘ortak’ hareket edip, buna da ‘evet’ diyecekler..
Malum.. Belediyeler, mevcut ekonomik durgunluk nedeniyle zor şartlarda hizmet vermeye çalışıyor.
Borçlanma yetkisini sadece Hatay Büyükşehir Belediyesi değil, tüm belediyeler istiyor..
Arsuz Belediyesi de geçtiğimiz ay ki oturumda bu haktan faydalandı.
Hatırlarsanız, Arsuz Belediye Başkanı Dr. Asaf Güven, Karaağaç ve Nardüzü’ndeki bozuk ve çukurlu yolları işaret ederek, kamuoyuna “Sabredin, gereğini yapacağız” diyordu.
Elbette ki, belediyelerin elini güçlendirmemiz gerekiyor.
Mali tabloya göre, eldeki imkanları kullanmaları gerekiyor. Ama bu çerçevede adil, eşitlik anlayışını da hakim kılmalıyız.
Birşeyler istenirken, kaynağın doğru yerde kullanılması önceliğimiz olmalıdır.
İsrafı önleyip, bütçenin açık vermesi engellenmelidir.
Gösteriş ve reklam amacı taşıyan gereksiz harcamalar kısıtlanmalıdır.
Samimiyetin, dürüstlüğün, işini düzgün yapmanın, özverili çalışmanın, uyumlu olmanın, disiplinin olduğu yerde borçlanmaya karşı değiliz elbette..
Devam eden yatırımların tamamlanması açısından, halkın menfaatine dayalı, birebir sorun yaşadığı problemler giderilmelidir.
İster Antakya’nın Kurtuluş Caddesi’nin yayalaştırma projesi olsun, ister başka bir proje..
Benim borçlanmaya karşı bakış açım budur!
Sadece dağınık, düzensiz, yap boza dönüşen, plansız yatırımlara karşı alerjim var.
Zapta geçsin istiyorum!

BU KANUN TEKLİFİ KİME UYAR?!
CHP’li belediyelerden şu tür haberler geliyor:
Falanca yakınını özel kalem müdürü yaptı.
Kardeşini işe aldı.
Dayısına belediye şirketini teslim etti gibi..
İyi de, bu tür ‘torpil’ iddiaları sadece CHP ile alakalı değil ki?
CHP tarafı da, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, birinci derece yakınını Hazine ve Maliye Bakanı yaptığını konuşuyor. Ki, AK Parti’nin de Bursa’da 10, Trabzon’da 5 şirkette birden yakınlık ilişkisi olduğu kamuoyunda tartışılıyor.
Bu duruma ne diyeceğiz?
Ve son olarak, sosyal medyada CHP’li HBB Başkanı Lütfü Savaş’ın kendisini belediyeye bağlı HATSU şirketinin yönetim kurulu başkanı yaptığı.. 
Kardeşi Metin Savaş’ın da HATSU’da özel kalem müdürü olduğu..
Lütfü Başkan’ın diğer kardeşi Mehmet Savaş’ın belediyenin fen işleri müdürlüğünde sana şefi olarak görev yaptığı konuşuluyor..
Yani hiçbiri birbirinden farklı değil!
Lütfü Başkan’ın elbette bu iddialarla ilgili bir açıklaması olacaktır.
Belki de kardeşleri dışında kimseye güvenmiyordur!
Ancak, bu iddialar ışığında iki gün önce CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’in bir kanun teklifi hazırlığında olduğunu okudum.
Hatta konuyla ilgili açıklamasını TV’de izledim.
Özgür Özel, yerel yöneticilerin birinci derece yakınlarının belediye, iştirak ve şirketlerde görevlendirilememesi konusunda bir kanun teklifi vereceklerini açıkladı.
Destekliyorum..
Takip etmişsinizdir, CHP’nin bu konuda yanlış yapan bir belediye başkanı vardı. Savunmadılar, tepki koydular! 
Hatay’da bu konuya temas edip, varsa yanlış gereğini yapsınlar o halde!
O yüzden.. 
Özgür Özel’in, yerel yöneticilerin ikinci bir ücret veya ödeme almasının yasaklanmasını içeren kanun teklifini doğru buluyorum. 
Birinci derece yakınlarını belediye, iştirak ve şirketlerine atayamayacak olan yerel yöneticilerin ikinci derece yakınlarını da çok özel durumlar dışında söz konusu pozisyonlara yerleştirmesinin önüne geçmenin zamanı geldi. 
İskenderun Belediye Başkanı Fatih Tosyalı bu manada örnek gösterilecek bir belediye başkanıdır!
Bırakın ikinci bir ücreti.. Maaşını hayır kurumlarına, şehit ve gazi ailelerine, kimsesiz çocuklarımıza, eğitim gören ihtiyaç sahibi öğrencilerimize burs olarak bağışlıyor..
Olacaksa böyle olsun..
Ama bazı belediyelerde görüyoruz ki; 
Belediye başkanı hem maaş alıyor hem de ihalelerden, yatırımlardan pay sahibi oluyor.
Böylelerine nefretle bakıyorum!
Demem o ki; bu kanun teklifine güvenen varsa, desteklesin! Uymayanlara yönelik tavizsiz ve net tutum ortaya koyalım. Unutulmasın ki;
En büyük kayıp-kaçak belediyelerde yaşanıyor.
Artık ‘dur’ demenin vakti geldi!
Bu kayıp kaçakların bedelini halkımız ödemesin!

Exit mobile version