HATAY, 1 MİLYAR EURO KAZANABİLİR!


İstanbul seçimlerini atlattık çok şükür! Gereksiz kavgaya, tartışmaya, lüzumsuz patinajlara, şikayetlere halk artık vize vermiyor. Bıçak kemiğe dayandı çünkü..
Siyasi olarak farklı noktalarda olanlardan hizmet bekliyoruz.
Güçbirliği yapmalarını istiyoruz.
Büyükşehir Stratejik Plan Çalıştayı da Hatay’ın gelecek vizyonunu yansıtmak adına önemli bir çalışmaydı..
EXPO 2021’e hazırlanıyoruz, gastronomiye önem veriyoruz.
Hatta, İskenderun’da bir gastronomi sokağı kazandırıyoruz.
İskenderun Belediyesi bunun hazırlığını geçtiğimiz günlerde duyurdu.
Hatay’da sanki savaş varmış gibi fısıldanan algıdan kurtulmak için, bu çalışmaları fırsat olarak görüyorum.
Ancak, altyapı konusunda sıkıntılarımız var halen..
Tamam, üzerimizdeki ölü toprağını bertaraf etmek istiyoruz, ama EXPO ile turist çekmek isterken, bunun trafiğinde, sosyal tesislerinde, konaklama yerlerinde, tanıtım sürecinde halen eksikliklerimiz var.
Örneğin, Madenli Balıkçı Barınağı’nın HADO ve su sporlarına öncülük etmesi için, Hatay Valisi Rahmi Doğan ile HBB Başkanı Lütfü Savaş işbirliği içinde..
Ancak, Lütfü Başkan’ın çalıştayda ki konuşmasından anlıyoruz ki, HADO süreci yavaş ilerliyor..
Halen Madenli’de yer baktıklarını görüyoruz.
Sürecin 6 aydan önce tamamlanamayacağını söylüyor, Lütfü Başkan!
Bir de ekonomik sebepler var ki, HATSU İskenderun binasının bile borçlardan ötürü elektriği kesildi bir süre.. Jeneratörler çalıştı..
Kaldı ki, HBB’de çalışan memurların bu ay ki sosyal denge ücretleri de ödenemedi.
Bunlar bir araya geldiğinde, ekonomik darboğazın Hatay’ı zorladığını görebiliyoruz.
O yüzden BOTANİK EXPO’sunu önemsiyorum.
Neden mi?
Çiçekçilik, fidancılık ve tıbbi aromatik bitkiler konusunda Hatay, büyük avantajlara sahip!
Lütfü Başkan da bu potansiyeli öne çıkarmak istiyor.
Antakya’da ‘Birlik’ kurup, ilçelerde kooperatifleri faaliyete geçirmeyi amaçlıyor.
Aslında pastanın büyüklüğüne bakınca, ne demek istediğini daha iyi anlıyoruz.
Dünyada 50 milyar euro sadece çiçek cirosu olduğunu bu vesileyle öğrendim..
Bu pastanın yüzde 70’ini dört ülke yiyor. 
Hollanda’nın 10 milyar euro, Fransa’nın 8 milyar euro, İspanya’nın 8 milyar euro ve İtalya’nın 6,5 milyar euro yıllık kazancı var. 
Türkiye’nin ise bütün kazancı 100 milyon euro!
Peki, Hatay’ı bu çerçeveye dahil edebilirsek, kazancı yükseltmek mümkün olabilir mi?
Lütfü Başkan’a göre mümkün!
Toprak analizleri, Avrupa’yı aratmıyor!
Hatta daha zengin.
Lütfü Başkan’ın tespitlerine göre; Hatay’ın 10 milyar euro çiçekçilik ve fidancılıkta potansiyeli var.
Biz bundan 1 milyar euro elde edersek, bütün kırsal kesim fazlasıyla nefes alır!
Ben bu çalışmaya katkı sunulması taraftarıyım..
EXPO bu yüzden çok önemli!
Bu fırsatı iyi değerlendirmeliyiz.
Oturarak elimize hiçbir şey geçmiyor, çünkü..

HATAY’DA DOĞAN ÇOCUKLARIN YÜZDE 65’İ SURİYELİ!
Hatay, savaş mağduru Suriyeliler’e ev sahipliği yapıyor
Gönlünü, yüreğini açmış!
Ancak, doğurganlık bakımından Suriyeliler hiç boş durmuyor. Gayet rahat bir tavır sergiliyorlar.
Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş basın toplantısında, Hatay’da doğan çocukların yüzde 65’i Suriye’den gelen insanların çocukların olduğunu ve 12 yıl sonra Suriyeliler’in nüfusu bizi geçeceğini söylüyor.
Haksız da sayılmaz.
Her hanede Suriyeliler’in nüfusu 10’u geçiyor.
Daha çoçuğunu yeni doğurmuşken, ardından hamile kalan Suriyeli kadınların sayısı az değil.
Şimdi bakıldığı zaman doğurma oranları Hatay’a göre 5 kat daha fazla!
Peki daha ne kadar seyirci kalacağız?
Kilis’te Suriyeli sayısı bizi geçti. Yoksa Reyhanlı gibi mi olalım?
Yanlış anlaşılmasın, bunu Suriyeliler’e karşı olduğum için söylemiyorum.
Ama doğurganlığın da bir sınırı olmalı. Ya da göçmen sayısının bir limiti olmalı..
Haber bültenlerinde, İstanbul’da yaşanan asayiş olaylarında Pakistanlılar’ın neler yaptıklarını bir hafta boyunca izledik.
Birçok şehirde Suriyeliler’in de suça karıştıklarını görüyoruz.
Tamam, gereği yapılıyor.. Ama olaya maruz kalan ailelerimizin yaşadığı travma ne olacak?
Bir de bunun ekonomik boyutu var..
Zaten işsizlik gün geçtikçe artıyor..
Peki, Suriyeliler’in sayısı arttıkça bu sorunu nasıl gidereceğiz?
O yüzden diyorum ki;
Suriyeli kardeşlerimizin kendi sınırlarında güvenli bölgede toplamak ve orada bütün ihtiyaçlarını gidermek ve savaş bittiğinde de kendi coğrafyasına göndermek, izleyeceğimiz yol olmalı..
Lütfen bu meseleyi ciddiye alın artık!