İskenderun’da teknik üniversitemiz var. Lise ve dengi okullarımızla birlikte, burada okuyan on binlerce öğrencimiz mevcut.
Nereye gitsin bu gençler?
Sadece kafelere mi?
Bu öğrencilerimizin yoğun ders programı sonrasında kafa dağıtmak ve sosyal etkinliklerde buluşmak için nezih yerlere ihtiyacı yok mu?
Geçtiğimiz yıl AK Parti Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman, Kültür Bakan Yardımcısı iken, İskenderun’da bünyesinde 100 bin kitabın olacağı, bir Kültür Han projesinden söz etmişti.
Hatta, sergi sarayı, kongre merkezi, sinema ve tiyatro salonu, kafe ve butik dükkanların yer alacağı proje, heyecan yaratmıştı.
Kahve ve kitap kokusunu bir arada hissetmek müthiş bir keyif verirdi oysa..
Bu handa kadınlarımız kendi el emeğiyle aile ekonomisine katkıda bulunmaya çalışsa fena mı olurdu?
Ya da İskenderun temalı tişörtlerimizin, ürünlerimizin satışı olsa, zararı nedir?
Bugün gençlerimizin üzerindeki tişörtlerin üzerinde ’New York’ yazıyor, yabancı figürler yer alıyor, vesaire..
Ben şahsen, üzerinde İskenderun motifi, tanıtım unsuru taşıyan isimli tişörtleri giymeyi yeğlerim..
Yeter ki kaliteli olsun, İskenderun’u anlatsın..
Bugün İskenderun’a dışarıdan gelen insanlar, bunları satın alarak, kendi memleketlerinde ilçemizin tanıtımını yapmış olurlar..
Peki Kültür Han projemize ne oldu?Bir ara “sahilde bir yerde olabilir” denildi, ama sonrası gelmedi..
Oysa İskenderun’da Kültür Han projesinin gerçekleşebileceği birçok yer var..
Hem sıfırdan inşa etmek de gerekmiyor..
Örneğin 3 M Garden!
Bu aralar çatısı dökülüyor..
Genel olarak bir restorasyona bakar..
Bahçesi de var!
Misal İskenderun Kaymakamlık Binası, elverişli!
Hem tarihi bir yapı olması itibariyle cazibesi de var..
Geniş bir terasa da sahip!
Eski Adliye binasının tadilatını bitirebilirsek hayırlısıyla.. Buraya zaten Kaymakamlık taşınacak..
O halde Kaymakamlık binası, Kültür Han projesini hayata geçirmek için uygun bir yer olamaz mı?
İskenderun Belediyesi burayı “Büyük İskender Müzesi” olarak düşünüyordu ya..
İyi işte!
Hem müze hem kültür han projesi olarak bir arada yürüsün..
Olmadı, eski Adliye binası restore ediliyorken.. Burayı da değerlendirebiliriz
Öyle ya da böyle..
Seçeneklerimiz var, ama bir yerlerden başlamak gerek!
Gençlerimiz için..
Kadınlarımız için..
Hem kültürel değerlerimizi koruyup, tanıtmak.. Hem de kadınlarımıza iş alanı açmak için, buna ihtiyacımız var.
SENTETİK YEŞİLLİK!
İskenderun’da trafiği çözdük, araçlar mis gibi akıyor, herşeyi bitirdik.. Şimdi de büyük bir hizmet olarak iftiharla battı çıktı içinde kalan refüjü sentetik halıyla kaplıyoruz.
Amaç nedir?
Üzerinde top mu oynayacağız?
Piknik mi yapacağız?
Ya da araç sürücüleri yorulduğunda aracı yana çekip, üzerinde uyusunlar diye mi yapıldı?
Anlamayadık?
Herhalde ‘maksat yeşillik olsun’ dediler, oldu bittiye getirdiler..
Bir tek ağaç dikilmeyen battı çıktı da sentetik bir döşemeyi, çevre duyarlığı saymak mümkün değil!
Oysa o sentetik halının bir maliyeti var..
Kim bilir, Hatay Büyükşehir Belediyesi ne kadar harcadı?
Kaldı ki, o sentetik ürün döşendiği günün ertesi sabahında fırtına ortalığı tarumar etti..
Döşenen halı da paramparça oldu!
Ne olacak şimdi?
O kadar paraya yazık olmadı mı?
Yok illa ‘ağaç’ dikmeye karşı iseniz.. O halde, refüjün içini boyalı parke veya çevresini fosforlu taşlarla donatsaydınız da, bir gösterişi olurdu..
Ya da estetik dokunuşlarla güzel bir görsellik kazandırırdınız.
Ama bu şekliyle hiç olmamış!
Kime sordular, kime danıştılar bilmiyorum..
Bildiğim tek şey, battı çıktıya döşenen kocaman bir hayal kırıklığı var karşımızda!
Sentetik ve yapay!