İskenderun’da şehir kokuyor diyorlar.. Yerel seçimler için sahaya inen aday adayları tek kelime etmiyor..
Evlere halen temiz su gelmiyor, aday adaylarında tepki yok..
Angus diyoruz.. Ses vermiyorlar..
Üstgeçit, kavşaklar diyoruz, karşılık yok..
Sosyal medyada yaptıkları ziyaretleri paylaşıyorlar, öneri yok!Vatandaş sorun bildiriyor, şimdiden ‘ucundan dokunayım’ diyen olmuyor..
Tepkisiziz anlayacağınız..
Gözler hep Ankara’da..
Kurmaylarını kızdırabilme ihtimaline karşılık, o koltuğu kapabilmek adına hep bir alttan almalarla vakit geçiriyorlar gibi..
Sanki ‘tadımız bozulmasın’ havasındalar..
Oysa adaylık süreci cesur olmayı gerektirir..
Söz konusu memleket meselesi olunca, doğruyu, hakkaniyeti konuşmayı gerektirir..
Partili partisiz, ‘herkesin yanında’ olmayı gerektirir.
Şimdiden canlı önerilerle, farklı bakış açısıyla, yanlışlıkları, doğruları anlatmayı gerektirir.
Plan, program yoksa, farkınız nedir?
Aday adaylarını bu dönem daha bir özgüvenle karşımıza çıkmalarını beklerken..
Sakin, durgun, tepkisiz görüyorum. Eğer hedef çıtayı yükseltmekse, farkınızı konuşturun o halde! Ne demiş büyüklerimiz;
Hareketin olmadığı yerde hedef fark edilemez!
İSKELE TAMAM DA, ARKASI GELMELİYDİ
Hatay Büyükşehir Lütfü Savaş’ın HADO seferleri için İskenderun sahiline iskele yapacağını duyurmasını alkışlıyorum.
Neticede İskenderun’a ikinci bir iskelenin kazandırılacak olması, HADO seferlerini, içindeki tesislerle birlikte yolcu seferlerini rahatlatacaktır.
Ancak, yeni iskele yapılana dek feribotu sahibine teslim etmesi pek doğru olmadı gibi. Sebebine gelince..
İTSO’da HADO seferleri için bir toplantı yapıldı.
O toplantıda, İskenderun Belediye Başkanı Seyfi Dingil ve AK Parti İl Başkanı İbrahim Güler’in önerisi şuydu;
“- Büyükşehir Belediyesi İskenderun sahiline yeni bir iskele yapsın. Bu yatırım tamamlanıncaya dek sahildeki mevcut iskeleyi HADO seferlerine tahsis edelim.”
Bence yerinde ve güzel bir öneriydi..
O toplantıda çıkan sonuca göre Lütfü Başkan’ın, İskenderun’a yeni bir iskele yapacak olması yerinde bir hamle oldu. Ancak, HADO seferleri için sahildeki iskeleyi kullanmak istememesini anlayamadım.
Bu çıkışı ben, “Tavsiyelere karnım tok, size güvenmiyorum” olarak algıladım..
Zira, bu konuşmayı yaptığı bir radyo programında İskenderun Belediye Başkanı Seyfi Dingil hakkında yığınca eleştiri yaptı.
Eleştirebilir.. Kimse neden eleştiriyorsun diye sormuyor..
Ama bu mesele sadece Seyfi Dingil- Lütfü Savaş meselesi değil, İskenderunlular’ın meselesidir..
Madem ortada bir taahhüt var, hem zaman açısından hem de gereklilik bakımından sahildeki iskeleye feribotu getirmesini beklerdim.
Hem bu şekilde seferlerin getirisini, götürüsünü, yoğunluk derecesini görmüş olurduk..
Denemekte ne zarar var?
KENT KONSEYİ Mİ, MASA KONSEYİ Mİ?
Antakya’da faaliyet yürüten Hatay Kent Konseyi var, ama sesi dağın bu tarafına yetişmiyor..
Oturdukları yerden yerel gündemin sorunlarına değiniyorlar, ama kendileri burada yok!
Oysa ‘Kent konseyi’ dediğin, vatandaşı sokakta dinlemeli..
STK’lara gitmeli.. (Sadece İTSO ziyareti yeterli değil)
Sorunun kaynağına inmeli..
İlçeleri gezmeli, inceleme yapmalı..
Konseyin amacı budur!
Sadece HBB’nin sözcülüğünü yaparak ‘konsey’ faaliyetleri başarıya ulaşmaz!
Eksikliklerini de tartışın ki, güvenimiz tam olsun!Sahanın tozunu yutmayan Kent Konseyi bu şekliyle ‘Masa Konseyi’nden öte gidemez!
NEREDE KALMIŞTIK?
İki dönem Çay Mahallesi muhtarlığı yapan, başarılı hizmetleriyle mahallenin çehresini değiştiren Müslüm Ölmez, 31 Mart seçimlerinde kaldığı yerden ‘muhtarlık’ görevine devam etmeye hazırlanıyor.
Müslüm Abi, ‘Nerede kalmıştık?’ diyerek, yeniden farkını konuşturacak.
Duruşunu, projelerini, hizmet için kavgasını özlemiştik.
Halen heyecanlı, halen istekli, halen coşkulu!
“Mahallemi seviyorum, halkımı seviyorum, bayrağımı ve ülkemi seviyorum” diyerek, vatansever duruşuyla hep örnek oldu.
Şimdiden birçok projeyi şekillendirmiş bile!
Mahallede sosyal tesis yapmak için..
Spor sahalarına ağırlık vermek için..
Yüzme havuzu kazandırmak için, kolları şimdiden sıvadı.
Çay Mahallesi onu, sever sayar!
Muhtarımız Müslüm Ölmez’e şimdiden başarılar diliyor, ‘hayırlı olsun’ diyorum..
