LÜTFÜ BAŞKAN DIŞINDA HERKES BECERİKSİZ Mİ?


Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş, her fırsatta kameraların önünde hükümete yükleniyor, AK Parti ilçe belediyelerinin icraatlarını sorguluyor..
Ekonomi diyor, ‘Üretim politikası’ diyor..
Ama aynı konuşmasında Payas Belediye Başkanı Bekir Altan, 1/100000’lik planda sanayi alanlarının çoğalmasını istiyor diye eleştiriyor.. Neden?
‘Sanayi’ derken neden akıllara bacalı sanayi geliyor?
Payas’ın soğuk hava deposuna ihtiyacı yok mu?
Burada paketleme olmasın mı?
Ya da yakın gelecekte cari açığın panzehiri olan katma değer yüksek ürünlerin üretilmesini sağlamak adına yer istemenin neresi yanlış?
Hem bu kadar fabrika için “Osmaniye Organize Sanayi Bölgesi’ne “teşvik kapsamında gidiyorlar. Hatay’ın da ihtiyacı var” deyip, imza toplayacaksın.. Hem de Payas Belediye Başkanı Bekir Altan’ın, ‘geleceğe dönük öngörüsüne’ laf edeceksiniz..
Yok öyle bir bakış açısı..
Bugün ya da yarın.. Amanos Tüneli ile bu ihtiyaçları sorgulamanın neresi yanlış?
Lütfü Başkan geçenlerde bir demecinde, “Hatay’ın 15 ilçesinde arıtma tesisi yok” diyen de kendisiydi? Oysa İskenderun Belediyesi; henüz ortada HBB bile yokken, altyapı, içmesuyu ve arıtma tesisi hizmetlerini çoktan bitirmişti.
O vakit kendisi Antakya Belediye Başkanı iken, bu sorunların hiçbirine başlayamamıştı.
Tıpkı, battı çıktı işini okulların açılmasına kadar geciktiren bir vizyonla karşı karşıyayız!
Haziran’da bitecekti, Eylül’e sarktı!
HADO meselesi gibi mesela;
“Bana yetki verin, deniz otobüsü seferini 23 Nisan’da başlatırım” diyen Lütfü Savaş değil midi?
Yetkiyi aldın, aradan 6 geçti..
Bugün de tutturdu “İskenderun’dan iskele istiyorum” diye..
Bu inadı yüzünden o deniz otobüsüne 3 aydır yüklü miktarda kira ücreti ödeniyor..
Samandağ’da iskele var, niye orada başlamıyor?
Mersin ve Kıbrıs seferleri için, ‘gümrük binası’ şartı da yok..
O gemi Samandağ’dan yolcu alır, İskenderun’un iskelesine gelir..
Bunu başlatmak için neyi bekliyor? Yapamaz!
Çünkü amaç farklı..
Battı Çıktı’daki beceriksizliği örtmek için, iskeleyi koz olarak kullanıyor..
Geçti borun pazarı!
Deniz otobüsünü alırken iskeleyi mesele etmesen, bugün o gemi böyle ortada kalır işte..
Hatay’ın ekonomisine dert yanan bir belediye başkanının limanda demirli bıraktığı bir deniz otobüsüne aylarca kira ücreti ödemeye hakkı yok..
Bu HADO’nun tadı kaçtı başkan!
Haberin olsun..
Savaş Mahallesi Muhtarı Meral Kireççi bile, partiliniz olmanıza rağmen her gün HBB çatısı altında çalışan işçilerin maaş adaletsizliğini bizzat telefonunuza mesaj atarak sorguluyor..
Nedense yanıtınız yok!

FAKİR ŞİRKETLERİN ZENGİN PATRONLARI
Tamam, ekonomi gergin bir süreçten geçiyor..
Ama fırsatçılar da yok değil..
Dolar’ın etki etmediği ürünler ateş pahasına dönüştü.
Denetimler artmalı..
İşin acı yanı, kazanan da ‘param yok’ diyor, ekonomik süreci bahane gösteriyor..
Serveti sermayeye dönüştürmekten imtina ediyor..
Oysa Yunanistan iflasın eşiğinden böyle döndü..
Biz ise fakir firmalarda zengin patronculuk oynuyoruz..
Hep şikayet. Hep şikayet!
Gazeteci Yazar Şeref Oğuz, ‘Fakir Şirketlerin Zengin Patronları’ başlıklı yazısında, “”Hanımlar beyler, binanın bahçesi lüks otolarınızla dolup taşıyor. Oysa siz ilk iş olarak işçileri eve göndermeyi seçmişsiniz. Misal şu marka oto, en az 2 aylık personel giderini karşılayabilirdi.” 
Durum her yerde aynı..
Kriz diyor, param yok diyor..
İşçi çıkarmaya hazırlanıyor ama, lüks yaşamından, servet ödediği otomobillerden vazgeçemiyor.. Hanımlar, beyler! Bu işte bir yanlışlık olmasın!
Serveti sermayeye dönüştürmek varken.. Her gecikme, kur kalkanına rağmen o şirketi ekonomik gerilimde daha da tehlikeye atmaz mı?
Bugün lüks yaşayıp, hava atma zamanı değil..
Üretelim yeter!

KİTAP VARKEN, SET MECBURİYETİ NİYE?
Dün, Hatay Valiliği Basın Müdürlüğü’nün Twitter’daki paylaşımı dikkatimi çekti.
Şöyle diyordu;
“- Devletimiz ücretsiz olarak kitap dağıtıyor; ama öğretmenler bu setleri -sınıfa ödev vermek suretiyle- alma mecburiyeti oluşturuluyor.”
***
Her eğitim öğretim sezonu açılışında bu durumu yaşıyoruz.
Kimi öğretmenlere sorsanız; “Daha fazla bilgi, daha fazla test, daha fazla güncelleme” diyor..
Velilere sorsanız; “Madem bilgiye ve teste dayalı kitapların varlığı var. O halde öğrencilere dağıtılan ücretsiz kitaplar daha donanımlı olsun” diyor..
Bazılarımız, “Anlaşmalı kırtasiyeye omuz verip, okula destek sağlıyorlar” düşüncesinde..
Şu konuşulanlara bakılırsa, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk Hocamız’ın işi gerçekten zor.. Dilerim, 15 Ekim’de açıklayacakları vizyon belgesi tüm karmaşıklığı giderir..
O tarihe kadar sabretiyoruz Ziya Hocam!