AK Parti Hatay Milletvekili ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Anayasa Komisyonu Üyesi Adem Yeşildal, ortak değerlere karşı yapılan en ufak bir saldırıda AK Parti’nin o saldırıyı yapanların karşısında olacağını söyledi. Milletvekili Yeşildal, basın toplantısında anayasa değişikliği ve başkanlık süreciyle ilgili değerlendirmede bulundu. Yoğun, meşakkatli ve tartışmalı bir komisyon ile Meclis süreci yaşadıklarını belirten Yeşildal, “Ancak tabi, bizi üzen bir takım tablolar oldu. Bizler Hatay milletvekilleri olarak o tabloların içerisinde sadece barışa, hoşgörüye, kardeşliğe davet eden insanlar olarak rol aldık ve o şekilde de neticelendi. Buradan açıkça ve net olarak ifade etmek istiyorum. Bu anayasa değişikliği sadece ve sadece yürütme erkinin seçim sisteminin değişimi ile alakalıdır. Birileri çıkıp ‘cumhuriyet elden gidiyor, demokrasi elden gidiyor’ diye bir takım söylemler içerisindeler. Bizim açımızdan cumhuriyet de, demokrasimiz de tartışma konusu yapılamaz. Bu değerler hepimizin ortak değerleridir. Dolayısıyla 1923 yılında Sayın Başbakanımızın ifade ettiği gibi bu tartışmalar nihayete ermiştir ve son nokta 1923’te konulmuştur. Ortak değerlerimize karşı yapılan en ufak bir saldırıda AK Parti olarak o saldırıya yapanlar en başta bizi karşılarında bulur. Bunu samimiyetle ifade etmek istiyorum. Dolayısıyla buradan ‘acaba bu şekli ile toplumumuzda bir bloklaşma sağlar mıyız. Cumhuriyet elden gidiyor, Atatürkçülük elden gidiyor, demokrasimiz elden gidiyor, Türkiye’nin bütün yetkileri tek bir makama, tek bir şahsa veriliyor.’ Bu tür söylemlerin hiçbirinin ama hiçbirinin altı dolu değil. Tamamen sloganvari, tamamen halkı tereddüde düşürme, kafasında soru işareti oluşturmaya yönelik söylemler ve bunu da doğru bulmuyoruz. Çünkü bizim en önemli varlığımız toplumsal barışımızdır. Bunu çeşitli vesilelerle, toplu platformlarda ifade ettim. Toplumumuzu yalan yanlış ve sıkıntıya sokan, bloklaştıran söylemlerden başta siyasi partilerin, en başta onların uzak durması lazım” dedi.
’HALKIMIZ SAĞDUYULU DAVRANIYOR’
Milletvekili Adem Yeşildal, toplumsal huzurun ve kardeşlik ikliminin bozulmasının Türkiye’nin sıkıntıya girmesi demek olduğunu ifade ederek, “Eğer bizim toplumsal barışımızı, huzurumuzu, barış içerisinde yaşayan insanlarımızın kardeşlik iklimini bozarsak Türkiye’yi sıkıntıya sokarız. Zaten 15 Temmuz’dan bu yana hain darbe girişimiyle başarıyı elde edemeyenler toplumumuzu kutuplaştırmak, farklı renklerimizin hassasiyetlerini kaşımak suretiyle Türkiye’de farklı bir kaos ortamı oluşturmak istediler. Bunu da başaramadılar. Çünkü toplumumuz gerçekten sağduyulu. Gene başaramayacaklar” şeklinde konuştu.
’HAYIR DİYENLERİN FİKRİNE SAYGILIYIZ’
Fikirlere saygılı olduklarını ama farklı boyutlara taşınmaması gerektiğini söyleyen Yeşildal şöyle devam etti: “Ama siyasi partilerin çıkıp ama şunu açık ve net söyleyebilirim evet diyenler ne kadar saygıdeğer ise hayır diyenler de fikir itibariyle saygı duyulması gereken insanlar. Ama meseleyi tutup farklı boyutlara çekip insanımız içerisinde huzursuzluk ve gerginlik oluşturmak kesinlikle yanlış bir şey. Bizlere düşen ‘evet’in arkasında olan ve bu anayasa değişikliğinin güçlü Türkiye, yarınlara emin adımlarla yürüyen, yürüyecek olan Türkiye’yi inşa etmenin önemli bir adımı olarak gören bizler nasıl kendi argümanlarımızı ortaya koyuyorsak, ‘hayır’ için uğraşanlar da aynı argümanları anlatsınlar. Çıksınlar bu maddenin hangisi diktatörlük oluşturuyor, hangisi tek adamcılık oluşturuyor, hangisi bütün yetkileri tek kişiye devri söz konusu oluyor, hangisi demokrasiyi ortadan kaldırıyor, böyle bir şey olabilir mi? Bakın açık ve net söylüyorum. Şu anda vatandaş Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerini yapıyor. Yasamayı yapıyor. Yasamanın fertlerinin, milletvekillerini seçmek suretiyle yasamayı oluşturuyor. ve seçmiş oldukları milletvekillerini, millet adına meclis içerisinde hükümeti oluşturuyor. Biz bunu bu halinden ayırıp diyoruz ki, ‘ey vatandaş gel birinci sandıkta meclisi seç, ikinci sandıkta da gel yürütmeyi seç’ diyoruz. Yani milletvekillerinde şu anda uhdesinde olan mevcut sistemde hükümeti oluşturma yetkisini tutup vatandaşa iade ediyoruz. Vatandaştan aldığımız bu yetkiyi tekrar vatandaşa veriyoruz. Tıpkı 2007 yılında yapmak zorunda kaldığımız Cumhurbaşkanlığı seçme yetkisini verdiğimiz gibi.”
Haber: Yılmaz AKPINAR