SADAKATİN ÖDÜLÜ VEFADIR

Şirketler (servetler) işverenin namusudur. Çalışanlarda namusunun (malının) bekçileridir. Ne mutlu, o namusu sadakatle (bekleyebilenlere) çalışanlara.

SADAKAT DEMEK;
Koşulsuz içten bağlılıktır. Sadakat izafi olup ölçüsü kişiye göre farklılıklar gösterse de, bir karşılık beklemeden, kişinin yaşam felsefesinden, davranış biçiminden, başkalarının davranışları ile mukayese etmeden kendine uygun olanı fikir ve fiiliyata geçirme davranış sosyolojisidir.
Sadakat önce kişinin kendisine olan sadakati ile yaşamda yerini bulur. Yaradana karşı sadakat davranışları ile tescillenir. Çocuklarına karşı fedakarlıkları ile hayat bulur.

ALLAH’A SADAKAT
Yaradanın neler vereceğini (iyi ve kötü) bilmeden, düşünmeden, ona güvenmek ve şükür içinde ona yönelmektir.
Eşe sadakat; evleneceğin kişinin vereceği huzur ve huzursuzluğu bilmeden, tatmin etmeden, sözel, düşünsel ve fiziksel davranışlarla bağlılık göstermek, güvenmektir.

TOPLUMSAL SADAKAT
Toplumu meydana getiren insanları tanıyıp, tanımadan, iyi ve kötüyü ayırt etmeden, kişinin kendisine yakıştığı gibi fiili ve fikri güzel davranışlar sergilemesi, kendince imkanları dahilin de kötülükten uzak, örnek davranışlarla iyilik yapmasıdır. Davranışları ile hiçbir kimseye zarar vermemeye özen göstermesidir.

ÇALIŞTIĞI YERE VE İŞYERİNE SADAKAT
İşyerindeki görevini hakkını verircesine, zarar vermeden, koruyarak yapması, işveren ve işveren temsilcisi, amirlerin olumsuz davranışlarını dikkate almadan, verilen görevi hakkınca (yeterince) yerine getirip yapması; işveren ve amirlerine sadakat değil işine sadakat göstermesidir.
İşveren ve amir zaman içinde değişebilir, yaptığın iş aynıdır ve değişmezdir. Buna kişiye göre değil, yaptığın işe karşı sadakattir.
İş hayatında, o makama birilerinin icazeti ile getirilenler, genellikle işe sadakat yerine icazeti ödeme adına, kişilere sadakat gösterirler. İcazetçi gittiğinde o görevden gidenlerle (alınanlarla) onların da alınması (gitmesi) kaçınılamazdır.
Çünkü (icazetçiye sadakat) işe sadakatsizlik yapmıştır. İşe sadakatli olanları ise hiç kimse oradan (görevden) almayı göze alamaz. Çünkü onun becerisi ve verimli çalışmasını hiçbir kimseyle dolduramayacağını iyi bilirler.
Türkiye de kamu görevlerinde çalışanların büyük bir bölümü göreve icazetle (iktidar yanlıları) gelirler ve iktidar değiştiğinde, onlarla beraber görevden alınırlar.
Gelen iktidarlar işe sadakati olanları asla değiştirmezler.
Bu sadakatli davranışlar; özel sektörlerde de görülebilmektedir. İş başına getirilen yönetici ve amirler, işe kendi yandaşlarını getirirken, işe sadakatli olan amir ve memurlara pek fazla dokunmazlar, ancak onların başlarına (üst amirlerini) kendi yandaşlarını getirirler. İşe sadakatli olanlar refleks olarak asla “amirine kızıp işe küsmezler” (ihmal etmezler); onların başarısı bu davranışın (sadakatin) içinde gizlidir.

SADAKATİN EN KUTSAL VE DEĞERLİSİ; yetkili olduğunda, yetkiyi kötüye kullanmamak, kişiye sadakatten önce, işe sadakat göstermektir.
Anne, baba, çocuk doğduğundan (hamilelikten) itibaren, o çocuğun her türlü bakım, yetiştirilmesi, ona fedakarlıklarla kendine yeterli hale getirilip, topluma kazandırılması sürecinde, tek taraflı ve koşulsuz sadakat göstermesi, çocuk büyüyüp kendine yeterli hale geldiğinde özelliklede evlenip iş güç sahibi olup çocuk sahibi olduğunda anne, babanın onca sadakatli davranışlarına rağmen; bunları yok hükmünde görüp, hatta yapmasaydınız diyecek kadar şuursuzca davranışlar sergilemesine rağmen, o anne, baba, o çocuklarına (gençlerine) sadakatli davranmaya devam ederler. Bunun gerçek nedeni; anne, babaların kişiye değil anne, baba (ebebeyin) görevine gösterdiği sadakatten (kişinin kendisine karşı sadakatinden) kaynaklanır.
Ne ilginçtir ki o anne, babalar çocuklarına gösterdiği sadakati, kendi kardeşi, babası, annesi ve arkadaş ve dostlarına sadakat gösterme hassasiyeti göstermezler.
Bu olumsuz ve tutarsız sadakatsiz davranışların ana nedeni toplumsal EPİGENETİK davranışlardan kaynaklanmaktadır.

EPİGTENETİK = Anne, baba ve atalar nasıl (sosyopskolojik) davranışlar sergilerse, çocuklar ve torunlarda aynı davranışları (benimserler) sergilerler.
Sadakat; zihin, ruhu ve yürek üçlüsünün manevi davranış sarmalıdır.
Yaptığın iyiliklere, güzelliklere pişman olma, hak etmeyene harcamış olsan bile, çünkü iyi biliyorum ki, iyiliğin ve sadakatin bir sahibi var. O yaradanın en önemli sıfatlarındandır. Onun sıfatlarına tabi olmak pişmanlık değil, o’na olan sadakattir.
Sadakat göstermeden vefa olmaz. Vefa sadakatin bir ürünüdür. Sadakat ise kişiye ait tercihli bir üründür. Meşakkatli bir yoldur.
Doğa boşluk kabul etmez; oksijenin bittiği yerdi karbondioksit ve azot işgal eder.
Sadakatin bittiği yer ise; nankörlük, ihanet ve vefasızlık sarar.

VEFA
Şirketler (işverenler) iyi kötü günlerde vermiş olduğu mücadeleye sadakatle hizmet (yardım) edenlere çok şey (vefa) borçludur.
Vefanın oluşması için; kişi, aile ve ülkelere karşı ciddi, koşulsuz sadakatlerin gerçekleşmiş olması şarttır.
Sadaktat vefayı oluşturur. Vefa ise sadakatin devamlılığını sağlar, onu onurlandırır.
Vefa diyince, ilk akla gelen anne, babaya olan vefa borcu ve yaradana karşı sadakat ve vefa borcu gelir.
En önemli vefa borcu; çalışana (sadakatli çalışana) işveren, amir ve devletlerin vefa borçlarıdır.
Bir ülkenin vatandaşları, o ülkenin savunması, yeni icat ve keşifler yapan sadakatli vatandaşlarına, ölümünde ve gazi olduğunda, ona her daim maddi, manevi vefa borcunu ödemesi gerekir.
Bu yüzden Türkiye, şehit ailelerine ve gazilerine her daim maddi, manevi desteğini eksiksiz yerine getirmektedir.
Manevi gönüllerini hoş tutan özelikle şirketlerde sadakatle çalışan ve o şirkete maddi manevi katkılar sağlayan, sadakatli personelini, hasta olduğunda, mutlu günlerinde, kaza geçirdiğinde, imkanlar dahilinde maddi, manevi katkıları esirgememeli, özellikle de emekli olduğunda, maddi, manevi katkılarla ona olan VEFAYI karşılıksız ödemeli.
Sadakatli çalışana verilen (gösterilen) vefalı davranış, fiili çalışana (emsal teşkil etmesi bakımından) olumlu etkiler sağlayacak, sadakatin önemi, saygınlığı tescillenmiş (onurlandırılmış) olacaktır.
Sadakatli çalışmış olanlara vefayı fazla görüp vefasızlık gösterilmesi ise, sadakatsizliği tetikleyip, hile ve ihaneti meziyet hale getirecektir.
Çevrenizde birçok şirket kurum tanımışsınızdır; istikrarlı gelişen şirketlerin sırrı sadakatli çalışanların çokluğuna (borçludur) bağlıdır.
İstikrarsız ve gelişmedeki tökezlemesinin nedeni (sırrı) de, çalışanların sadakatsizliği hile ve ihanetlerim çokluğundandır.
Sadakatin ödüllendirilmesi (vefanın ödenensi) çalışanın alın ve akıl terini birlikte işverenin kullanımına sunar.
Sadakatli çalışana vefalı olmak başarı ve huzur getirir.
Sadakatli çalışana vefasız olmak ise, hayal kırıklığı, istikrarsızlık, hile ve ihanet getirir.
Anne, babaya evlatların vefasızlığı, oğlum, kızım sende büyüyünce bize (anne, babamıza davrandığımız gibi) vefasız davranabilirsin demektir.
Ne ekersen onu biçersin.
Vefalı anne, babalar, kendi çocuk ve torunlarına sadakat ve vefayı meziyet olarak aşılar.
Atası ne ile meşhur (vefa, vefasız) olmuşsa, torunu da ona meyleder.
Sadakat, vefanın olmadığı yerde (toplumlarda) ahlaksızlık, kurnazlık, hile ve ihanetler kaçınılmaz (meziyet) olur.
VEFA onurlu bir duruştur.
Vefa zor zanaattır, borç ödemektir.
Vefasızlık kolaya kaçmaktır.
İbn Hanbel 1, 134
“Emanete riayet etmeyenin imanı yoktur, ahde vefa göstermeyenin ise Dini yoktur” demektedir.
NOT: Şirketlerde fiili çalışan sayısının %10’u 20 yıldan (35 yıl ve üzeri çalışan her personel 100 personel sayılır) fazla çalışmışsa sadakat/vefa sarmalı mevcuttur demek.
20 yıldan fazla çalışan personel o şirketin hem canlı arşivdir, hem de sadakat vefa sarmalının olduğunu gösteren (belgesidir) tescillidir.
35 yıldan fazla çalışmış her personel 100 kişiyi temsil eden, onlar şeref ve onur konuğudur, emektardır.
Olumlu, olumsuz her davranış kendi emsalini oluşturur…!!!