Gazete Güney

‘HEPATİT B’ TEDAVİSİ OLAN BİR HASTALIK

İskenderun Palmiye Hastanesi İç Hastalıkları ve Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Şerif Yılmaz, AİDS’ten daha bulaşıcı ve karaciğer sirozunun en sık sebebi olan Hepatit B’nin, tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu belirtti.

Hepatit B enfeksiyonunun önlenmesinde, erken teşhisin ve tedavisinin büyük önem taşıdığını ifade eden Prof. Dr. Şerif Yılmaz, “Hepatit B hastalığının çoğunlukla belirtisiz seyredebiliyor olması, bazen uzun süre fark edilmemesine ve hastalarda bu tablonun yeterince önemsenmemesine neden olmaktadır. Hepatit B enfeksiyonu, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemli bir sağlık sorunudur. Türkiye’de yaklaşık 3-4 milyon kişi HBV ile kronik enfektedir. Kronik hepatit B, sanılanın aksine ‘tedavi edilebilir’ bir hastalıktır. Tedavi ihtiyacı doğan Hepatit B hastaları tedavi edilmediğinde, karaciğer sirozu ve yetmezliğine veya karaciğer kanserine ilerleme neredeyse kaçınılmaz olmaktadır. Tedavide virüsün çoğalmasını engellemekle, virüsün karaciğer hücreleri üzerine olan yıkıcı etkisi kalkar ve bu sayede siroz ve karaciğer kanseri gelişimi engellenmiş olur. Aslında bunun da öncesinde amaç, hastalığa yakalanmanın önlenmesi olmalıdır. Tedavide takip önemlidir” açıklamasında bulundu.

HEPATİT B VİRÜSÜ NASIL BULAŞIR?
Hepatit B virüsünün AİDS etkeni olan HİV’den ‘100 kat’ daha bulaşıcı olduğunu belirten Prof. Dr. Şerif Yılmaz, “Hepatit B virüsü, kan ve vücut sıvılarında bulunur. Başlıca bulaş yolları; virüsle bulaşık kan ve vücut sıvıları ile mukozal ya da cilt teması; kan nakli alıcıları, hemodiyaliz hastaları, damar içi uyuşturucu bağımlıları, dövme yaptıranlar, sağlık çalışanları risk altındadır. Cinsel temas; Homoseksüeller ve çok eşliler risk altındadır. Enfekte olan anneden yeni doğan bebeğe bulaş oranı yüksektir. Aile içi enfekte kişilerle cinsellik dışı yakın temas şeklinde sıralanabilir” dedi.

HEPATİT B’DE AŞILAMA
Aşının, Hepatit B’den korunmada çok önemli bir yöntem olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Şerif Yılmaz, “Hepatit B aşısı, inaktive yani ölü bir aşıdır. Erişkinlerde kola, bebeklerde ise bacağın uyluk kısmındaki kas içine uygulanır. Erişkinlerde aşılama öncesi kan testi (HBsAg ve Anti-HBs) bakılmalıdır. Mevcut aşılar arasında koruyuculuk bakımından fark yoktur. Aşıya düşük yanıtlı bireyler için risk gurupları; 50 yaştan büyük olmak, erkek cinsiyet, sigara içmek, obezite, kalçaya aşı uygulaması, kronik karaciğer hastalığı, AİDS, organ nakil hastaları, aşıya uyum, belli doku tipine sahip olmaktır. Aşılanmaya rağmen bağışıklık sağlanamayan kişilere yüksek doz (çift doz) aşı veya diğer medikal yöntemler uygulanır” şeklinde konuştu.

Exit mobile version