Özçelik İş Sendikası Genel Başkanı ve Hak-iş Genel Başkan Yardımcısı Yunus Değirmenci, Metal sektörü çalışanlarının güvenlik kültürünü eğitim yoluyla artırma projesinde konuştu.
Özçelik İş Sendikası yeni binası yüz kişilik konferans salonunda eğitim programına katılan İskenderun Şube Başkanı Mehmet Güngör, yönetim kurulu üyeleri, işletmelerden katılan işçi temsilcilerine yaptığı konuşmada net mesajlar veren Genel Başkan Yunus Değirmenci, işçi ve işveren dengesini kurarken, işçinin emeğinin karşılığının alınmasında ‘Masada’ kazanmanın önemine vurgu yaptı.
‘İŞÇİYİ MUTLU EDECEK SONUCU MASADA ALACAĞIZ’
Toplu iş sözleşme görüşmeleri başlayacak olan İsdemir ve Ekinciler Demir Çelik süreci ile ilgili ise; sözleşmede asla ellerini yumruk yapmayacaklarını, işçinin kazanması ve mutlu olması, güzel bir sonuç almak için mücadele ederken, işletmelerin de ayakta durması konusunda da gerekli hassasiyeti göstereceklerine dikkat çeken Özçelik İş Sendikası Genel Başkanı Yunus Değirmenci, salgın sürecinde kronik rahatsızlığı olan veya hastalanan arkadaşlarının yerine de çalışırken, üretimin durmaması ve hatta artması için ter döken işçinin yaptığı tüm bu fedakarlıkların da sözleşme masasında yerini alacağına vurgu yaptı ve “Bu nedenle herkesin canının derdine düştüğü bir ortamda, işletmelerinizi, ülkenizi, bileğinizle, alınterinizle ayakta tuttuğunuz için, sizlerle ne kadar gurur duysak azdır” diyerek mesaj verdi.
‘HATAY, BU ÜLKENİN SİGORTASIDIR!’
Terör saldırıları sonucunda Hatay’da çıkarılan orman yangınlarıyla ilgili olarak geçmiş olsun dileklerini ileten Genel Başkan Yunus Değirmenci: “Güzel Hatayımız ve İskenderunumuz üzerinden orman yangınlarıyla, terör saldırılarıyla, ülkemiz üzerindeki kirli planlarını devreye sokan hainleri, bu programımız vesileyle bir kez daha kınıyor ve lanetliyorum. Bu alçak emellere maruz kalan Hataylı hemşerilerime geçmiş olsun diyor, her daim sizlerin yanınızda olduğumuzu bilmenizi istiyorum. Biz biliyoruz ki, yaktıkları ateş ancak kendilerini yakar, bize ise anka kuşu misali yeniden küllerimizden doğmak düşer. Hatay’ın yiğit evlatlarını, ateşle korkutacaklarını sananlar, barutla sindirecekleri gafletine düşenler, iyi bilsinler ki; Medeniyetler şehri, tarih ve kültür kenti Hatay, bu ülkenin sigortasıdır” dedi.
‘İŞÇİ VE İŞVERENİN GÜVENLİK KÜLTÜRÜNÜ ARTTIRACAĞIZ’
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığından hibe yoluyla Metal sektörü çalışanlarının güvenlik kültürünü eğitim yoluyla artırma Projesinde, metal ve çelik sektöründe sadece çalışanların değil, işverenlerin de güvenlik kültürünün artırılmasını sağlayarak, iş kazalarının önemli ölçüde azalmasına katkı sunacaklarını belirten Genel Başkan Yunus Değirmenci, “İş kazalarını ve meslek hastalıklarının en az indirilmesine katkı sunmak için başlattığımız bu proje vesilesiyle, sendikamız açısından, sizlerle birlikte tarihi bir ana şahitlik ediyoruz desem abartmış olmam. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığından hibe yoluyla aldığımız kaynağı, projemiz için kullanmanın, mutluluğunu, huzurunu ve iç huzurunu yaşıyorum” dedi. İskenderun bölgesinin Özçelik İş Sendikası için önemine vurgu yaparken “İskenderun ve bölgesi, bizim heybetli dağımız, yıkılmaz kalemiz, sarsılmaz gücümüzdür.İskenderun, Özçelik-İş’i bugünlere taşıyan, bükülmez bileğimizdir.
Özçelik-İş ve İskenderun, her türlü engellemelere, zorlamalara, ayak oyunlarına, iftiralara, yalanlara, tüm hazımsızlıklara rağmen, birbirini terk etmeyen bir babanın iki evladı gibidir’ diyen Genel Başkan Değirmenci, “Önümüzde İSDEMİR ve Ekinciler toplu iş sözleşmesi bulunmaktadır. Şubemizin ve temsilcilerimizin sahadan, siz değerli üyelerimizden aldığı bilgiler, talep ve beklentiler ışığında masaya oturacağız. Sizlerin içerisinde bulunduğunuz şartları, İSDEMİR’in ve Türkiye’nin gerçeklerini göz önünde bulundurarak, masadaki yerimizi alacağız. O masada sağduyu hakim olacak, umut ve heyecan olacak, haklı talep ve beklentileriniz olacak.
Ama aklımız, tecrübemiz, birlikteliğimiz ve samimiyetimiz, o masadan kazançlı çıkmamızı sağlayacak. Ne bizler, ne de işveren tarafının önceden belirlenmiş şartlarla, kırmızı çizgilerle, olmazsa olmazlarla masaya oturmayacaktır. Ellerimizi asla yumruk yapmayacağız.İşin sonunda üyelerimiz kazansın, üyelerimizin yüzü gülsün, İSDEMİR yaşamaya devam etsin ve kalkınsın diye canla başla mücadele edeceğiz. Özellikle pandemi sürecinde sizlerin her türlü riske rağmen, fedakarca çalıştığınızı unutmadan ve unutturmadan, müzakerelerimizi sürdüreceğiz. İSDEMİR’in kalkınması için, çalışanların refah ve gelirlerinin artması için ve istikrarlı çalışma hayatının devam etmesi için mücadele veren karşımızdaki işveren tarafının da, bizim bu haklı taleplerimiz karşısında kayıtsız kalmayarak, bizlere anlayışla yaklaşacaklarını inanıyorum. Daha önce Türkiye genelinde yüzlerce toplu iş sözleşmesinden alnımızın akıyla çıktığımız gibi, burada da iş barışına katkı sunacak, üyelerimizi memnun edecek, birlik ve beraberliğimizi güçlendirecek bir toplu iş sözleşmesini imzalayarak İnşallah, bu süreci sonlandırmaya çalışacağız” dedi.
‘BİRİLERİNİN UYKUSU KAÇSA DA YOLUMUZDAN DÖNMEYİZ’
Özçelik İş Sendikası’na yönelik itibar suikastları yapıldığına ve bu hareketlerin tamamının sonuçsuz kaldığından bahsederken sert mesajlar veren Yunus Değirmenci: Bedel ödeyeceğimizi bile bile, itibar suikastına maruz kalacağımızı göre göre, Allah’ın rızasını kazanmak için, davamızı yerde koymadık. ‘Eski köye yeni adet getirmenin’ birilerinin tekerine çomak sokmak olduğunu bile bile, doğru bildiğimizden vazgeçmedik.Biliyorum; adeta bir enkazı andıran bir sendikayı, bugün güzel günlere taşıdığımız için birilerinin uykuları kaçıyor. Onların uykuları kaçıyor diye, yolumdan elbette ki dönecek değilim.
Biliyorum; arsıza, hırsıza boyun eğseydim, iftiralara, yalanlara maruz kalmayacaktım.Biliyorum; işçinin sırtından haybeden geçinenlere geçit verseydim, benden iyisi olmayacaktı. Çalışmadan, alınteri akıtmadan bu sendikadan menfaat sağlayanları saf dışı bırakmasaydım, onların gözünde en başarılı genel başkan ben olacaktım.
Menfaatlerini kesmeseydim, kurulu haybeci düzenlerini bozmasaydım, omuzlarının hatta başlarının üzerindeki en sağlam yer benim olacaktı. Tüm bunlara rağmen işçi adına ne doğru söylemekten korktum, ne de doğru yoldan bir milim saptım. Ne arsızın iftirası, ne menfaatçilerin karalamaları, emekçilere olan hizmet aşkımızın önüne geçemedi, geçemeyecek de. Bu kutlu yolda bedel ödemeye, dün olduğu gibi bugün de hazırım. Ayağımızın kaymasını bekleyenlere inat, ayaklar baş olmasın diye, sizleri temsil etmekte bir an bile tereddüt etmeyeceğim. Davamızı, yalan dünyanın ortasına, kayaya-taşa, fabrika bacalarındaki dumana, hüzün yüklü bulutlara, Erciyes’in hiç erimeyen zirvesindeki karına, İskenderun’un mavi sularına, çağlayan derelere, sarsılmayan dağlara yazacağımız güne kadar bana durmak da, bu yolda bir an bile ‘acaba’ demek de haramdır. Bu böyle biline…” dedi.