Birkaç gündür haberleri izlerken dikkatimi çekiyor; 29 ülke liderinin katılımıyla gerçekleştirilen Brüksel’deki NATO Zirvesi’nde Trump’ın diğer liderlere Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı örnek göstererek, “Erdoğan dışındaki hiç kimse işini düzgün yapmıyor” demesi..
İngiltere Çevre Bakanı Michael Gove’nin, İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılması konusunda yürütülen ‘Brexit seçim kampanyasında’ aşırı sağcı oyları almak için ortaya atılan ‘Türkiye AB üyesi olacak’ şeklindeki korku kampanyasıyla hata yaptıklarını itiraf etmesi..
Almanya Başbakanı Merkel’in, “Türkiye’yi mülteciler konusunda ihmal ettik” sözleri gösteriyor ki..
Gerek ABD, gerekse AB ülkeleri, Türkiye’nin gücü karşısında ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bükemedikleri elini öpmek için tek tek sıraya girmiş vaziyette..
Bu konuda Die Welt Gazetesi’nin başlığına katılıyorum;
Şöyle diyordu;
Trump ve AB ülkeleri, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yanında ‘sultanın huzuruna çıkmış suçlu…’ gibi duruyor!
Neden mi öyle düşünüyorum;
ABD ve AB ülkeleri itiraf gibi söylemlerinde samimi ise, öncelikli olarak AB üyeliği sözünü yerine getirir ve teröre verdikleri desteği ‘şak’ diye kesmelidirler..
O İDDİA ASILSIZ ÇIKTI
İskenderun Belediyesi’nin Mustafa Kemal Mahallesindeki İmar LTD.’ye ait 1280 metrekare arsanın, meclis kararı alınmaksızın satıldığı iddiaları üzerine, İmar Müdürlüğü ile görüştüm.
Yanıt aynen şudur;
“Anılan yerde bir satış söz konusu değildir. İskenderun Belediyesi’nin gayrimenkul satışı için mutlak surette meclis kararı gereklidir. Meclis, encümene yetki verip, alınan karar doğrultusunda açık ihalesini yapar, muhammen bedelini belirler.. Yok eğer, vatandaş kendisine ait parselin yanında İskenderun Belediyesi’ne ait arsadan ‘imar çapı’ için 3 veya 5 metre yer talep ederse, bunun için de encümen kararı gereklidir.”
Nokta..
İNSANLIK VAZİFESİNE NE OLDU?
Önümde iki haber metni var. Biri, geçtiğimiz günlerde Arsuz’da HATSU elemanı ile bir vatandaşın su sayacı olup olmadığı yönünde çıkan tartışma nedeniyle yaşanan kavga..
Diğeri ise, geçtiğimiz hafta içi Hatay Büyükşehir Belediyesi park bahçe işçisinin Karaağaç’ta 75. Yıl Parkı’nda çalışırken aşırı sıcaktan patlayan aort damarı nedeniyle yaşamını yitirmesiydi..
İlk olayda HATSU sessiz kaldı.İkinci hadisede ise, park bahçe işçisi Hüseyin Köklü’nün cenazesinde acılı ailenin yalnız bırakılmasıydı. Seda Yılmaz’ın paylaştıklarına göre, Köklü’nün cenazesine ne HBB başkanı, ne daire başkanı, ne CHP ilçe başkanı ne bir millet vekili katılmamıştı.
Ben bu satırları yazarken, o paylaşıma henüz tekzip gelmemişti.
Haberi okurken üzüldüm..
Her açılışta boy gösterip, binbir türlü vaatlerle halkın yanında duracağını beyan edenlere böyle bir davranış şeklini hiç yakıştırmadım. Allah rahmet eylesin, Köklü ailesine de başsağlığı diliyorum.
O’nun park bahçe çalışanı olması, sahipsiz bırakılmasını gerektirmez.
Belediyeye emeği vardır, alınteri dökmüştür.
Her kim olursa olsun, o bir candır, insandır!
Ailesi ise acı doludur.
Az kendinize gelin. O aileye sahip çıkın!
En azından acılarını paylaşın!