ÖNCE SAĞLIK!


Anguslar limana her geldiğinde, şehri saran pis koku nedeniyle geldiklerini zaten anlıyoruz.
Öyle bir koku ki.. Tezekten öte bişey..
İskenderun’un şu rutubet ortamında boğuluyoruz.
Birçok kez yazdık, çizdik.. Yetmedi, önceki gün İskenderun Gazeteciler Cemiyeti olarak olaya dikket çekmeye çalıştık.
Sağolsun Limak yetkilileri de tepkilere kulak verip, sorumluluk sahaları içinde kokunun giderilmesi ve hijyenin sağlanması açısından bir takım önlemler almış..
Angus gemisi her geldiğinde ilaçlama yapıldığı gibi, tahliyede olası bir aksiliğin yaşanmaması için ikinci bir platform yaptırıp, araçların sayısını yükseltmiş..
Limak, angusların hızlı tahliyesi için elinden geleni yaptığını bildirdi.
Doğrudur.. Geçen gün angus gemisi limana yanaştığında önceki haftalara nazaran, kokunun azaldığını hissettik. Limak müdürü ve tüm ekibine teşekkürler!
İGC’nin tertip ettiği toplantı öncesinden bazı tedbirlerin hızlı bir şekilde alınmasını önemsiyorum.
Kaldı ki, Oda başkanları, muhtarların ve yetkili kurumların katılımından anlıyorum ki, herkes sorunun çözülmesi için kafa yoruyor.
Bir komite oluşturularak konunun takip edilmesi hassasiyetin boyutunu göstermeye yetiyor.
İTSO Başkanı Levent Yılmaz’ın, “Önceliğimiz sağlık.. Ben Arsuz’da oturuyorum, kokuyu hissetmiyor olsam bile, çok sayıda şikayet var. 2018 yılındayız, oturduğum yerde halen foseptik var. Sivrisinek ve pis kokunun yarattığı sağlık sorununu en iyi bilenlerdenim” dedi.
Sorun her yerde aynı.. Ha angus olmuş, ha foseptik, ne fark eder?
Toplantıda DTO Meclis Başkanı Adnan Yener’in, “Şehir merkeziyle iç içe olan İzmir Alsancak Limanı’na da aynı Angus gemisi yanaşıyor. Ama orada pis koku şikayeti yaşanmıyor. Demek ki, yeterince tedbirler alınıyor. Orayla görüşüp, aynı modeli buraya taşıyalım. Mesele Angusların gelmesi değil. Asıl mesele bu işi temiz yapıp, hijyen ortamının sağlanmasıdır. Bu şekilde olacaksa, İskenderun olarak Türkiye’nin tüm Anguslarına talibiz” şeklindeki konuşmasını çok doğru buldum.
Bizim İskenderun Limanı ile bir sorunumuz olmamalı..
Buraya gelen geminin tüm personeli, İskenderun’un otellerinde kalıyor, şehri geziyor, alışveriş yapıyor. Kaldı ki, İskenderun Limanı her türlü yatırıma karşı, beklenen ekonomik hacmi elde etmiş değil. Kaldı ki, canlı hayvan belgesi, veteriner binası gibi hizmetleri yerine getiren Türkiye’de 8 limanda angus gemisi yanaşıyor. İçlerinden biri de İskenderun Limanı..
Eğer İskenderun’da bu iş doğru yapılacaksa, Mersin, İzmir, Samsun’a gelen tüm gemileri burada görmek isteriz. Ama, İskenderun Kasaplar Odası Başkanı Nevzat Sert’in de dediği gibi;
“İskenderun Limanı her türlü tedbiri alsa bile, bu gemi buraya gelene kadar, ölü hayvanlara ne yapılıyor? En az 5 gün boyunca gemide biriken gübre ne oluyor? Hayvanların, Latin ülkelerinden gelirken taşıdığı hastalık var mıdır? Örneğin İskenderun’da Afrika sineği türedi. Bu konuda bilinçli olmayan besici varsa, hayvanı 3 günde öldürüyor. Bunlarla nasıl başa çıkacağız?” gibi sorular hep gündemi meşgul edecek.
Tamam ticaret olsun, anguslar gelsin..
Ama ‘önce sağlık’ diyerek, her türlü önlemi almamız gerekmiyor mu?
İskenderun’a da yazık!
Bir yandan taş ocaklarının tozu, diğer yandan angus kokusu..
Dayanılacak gibi değil!

CEZA HEP VATANDAŞA MI KESİLECEK?!
Vatandaş, 10 dakikalığına da olsa yanlış yere aracını park eder.. Ceza kesilir?
Yığınca faturalar arasında elektrik faturasını ödemeyi unutur, şalteri indirilir..
Su aboneliğini yaptırır, sayacını alır.. İki gün sonra belediyenin personeli gelir, ceza yer..
“Burası köy yeridir, tesisatçı bulmak kolay değil” diyerek, biraz müsaade ister.. Üstüne dayak yer!
Her faturada birbirinden farklı ve değişik vergi ücretlerine katlanır..
Vatandaşın ödediği para olmasa, belediyelere ne bütçe akar ne de personelin maaşı ödenmez! Ama ne hikmetse hep azarlanan vatandaş olur!
Küçük bir tolerans, ufak bir esneklik hak getire..
Madem belediyelerimiz ceza kesmekte bu kadar hızlı ve etkin çalışıyor..
Madem, vatandaş hatasının bedelini öderken ‘sıfır hata’ desturu işleniyor..
O halde belediyeler hizmet yaparken, kusurları, eksiklikleri, denetim raporlarına yansıyan olumsuzluklar neden görmezden geliniyor?
Vatandaşa gelince, ‘şak’ diye kesilen cezalar olabiliyor da.. Kurumlar söz konusu olunca neden ‘hooop ne oluyor?’ diyen yok..
Vatandaşın cebinden çıkan yetmiyormuş gibi. Üzerine bir de cezaların getirisine bakınca.. Karşılığını her alanda neden göremiyoruz?
Kaldırım yapılıyor, dökülüyor..
Asfalt yapılıyor.. Bir başka kurum geliyor yeniden kazıyor, enkazına bir yıl dokunan yok.
Kaldırımların üzerindeki otları biçiyorlar, temizleyen yok! Peki cezası nerede?
İşte Denizciler Çamlık Mezarlığı.. Tuvaletin giriş kapısına moloz dökmüşler!
Tuvaletin içinde lavabo yok, kapı yok!
Her taraf çöple kaplanmış.. Şimdi burası temizlenmiyor, restore edilmiyor diye..
Bir cezai yaptırım uygulayan makam gördünüz mü? Ne diye hep olan vatandaşa oluyor?
Asıl sözüm Hatay Büyükşehir Belediyesi’ne..!